20. Hukuk Dairesi 2016/7907 E. , 2016/12379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ... ile diğer taraftan Hazine vekili Av. ...geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 06.05.2014 tarihli dava dilekçesiyle, davacının miras bırakanı ... adına kayıtlı ... 66 ada 29 parsel sayılı 511 m2 iki katlı kargir ev vasfındaki taşınmazın, davalı Hazine tarafından açılan dava sonucunda, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/201-2007/109 sayılı kararıyla 332 m2"sinin “kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı” gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilerek tescil harici bırakıldığını, hükmün 21.05.2008 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle zarar oluştuğunu, davacı lehine mirastan feragat ve miras taksim sözleşmeleri bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 800.000,00.-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteğinde bulunmuş, daha sonra 26.06.2015 tarihli dilekçesiyle ıslah yolu ile tazminat miktarını 1.228.220,00.-TL olarak değiştirmiş ıslah harcı yatırmamıştır.
Mahkemece, mirastan feragat ve taksim sözleşmelerine değer verilmeksizin, davacının ancak kendi miras payı oranında tazminat isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 407.076,56.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki, davacı vekili dilekçesinde 800.000,00.-TL’ye hükmedilmesini talep etmiş ve başvuru harcı ile 25,20.-TL maktu harç yatırmıştır.
Bilindiği üzere, Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteklerine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlamış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23/7/2010 tarihli ve 6009 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilam harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle
açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilâm harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiş; aynı Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Nitekim 492 sayılı Kanunun 30. maddesinde, yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı belirtildiğine göre; yargılama sırasında tespit olunan yeni dava değeri üzerinden tarife uyarınca alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı ilgilisince tamamlanmadan davaya devam edilmesi olanaksızdır.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmü uyarınca eldeki uyuşmazlıkta nispi harç alınması gerekmektedir.
Ne var ki; davacı eldeki davayı açarken, başlangıçta başvurma harcı ile maktu harcı yatırmıştır. Yargılama sırasında dava değeri üzerinden alınması gereken nispi harcın ilgilisince tamamlandığına veya mahkemece eksik harcın tahsil edildiğine ilişkin bir belge ya da bilgi dosyada yer almamaktadır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, belirlenecek dava değeri üzerinden nispi harcı tamamlanmadıkça, eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, yargılama sırasında usulünce yatırılmış yargı harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa yürürlükte olan tarife uyarınca belirlenen dava değeri üzerinden, eksik yatırılan harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilmesi ve sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.350,00"şer.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye; davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/12/2016 günü oy birliği ile karar verildi.