20. Hukuk Dairesi 2016/10122 E. , 2016/12382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... ile Hazine vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 21.09.2012 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin maliki olduğu ... mahallesi 1025 ada 18 sayılı parselin orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edildiğinden bahisle, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla 12.500,00.-TL maddi tazminatın taşınmazın ellerinden çıktığı 28/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 10.01.2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle dava değerini 1.733.218,33.-TL artırarak toplam 1.745.218,83.-TL tazminat isteğinde bulunmuştur.
1025 ada 18 (eski 170) parsel sayılı 35925,09 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1952 yılında yapılan tapulama çalışması sırasında Kasım 1948 tarih 31 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak fındıklık niteliğiyle tespit ve tescil edilmiş, taşınmaz tapuda davacılar adına kayıtlı iken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2007 gün ve 2006/178 - 2007/412 sayılı kararı ile eski tarihli resmi belgelere göre öncesinin orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek 28.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne 1.745.218,83.-TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacılara hisseleri oranında ödenmesine ve 12.500,00.- TL kısmına dava tarihi olan 21.09.2012 tarihinden, kalan kısmına ise ıslah tarihi olan 10.01.2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, davalı Hazinenin temyizi üzerine, 5. Hukuk Dairesinin 2014/14327 E. - 30206 K. sayılı kararıyla yerel mahkeme kararı onanmış, yine davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 21.12.2015 gün ve 2015/6444 E. - 12941 K. sayılı kararı ile önceki onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı Hazine sorumludur. Buna göre, davalı Hazinenin sorumlu bulunduğu tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur. Zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır.(HGK’nın 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. 125 K., 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 427 K., 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E /668 K. sayılı ilamları).
Bu açıklama ışığında; davacının zararı davanın açıldığı tarihte değil, davacı adına kayıtlı tapunun iptal edildiği tarihte oluşmuştur. O halde, somut olaydaki gerçek zararın da, taşınmazın tapu kaydının iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki; hükme dayanak alınan raporu hazırlayan bilirkişiler taşınmazın değerini dava tarihine göre belirlemişlerdir. Bundan başka, yine bilirkişilerce taşınmazın niteliği arsa olarak vasıflandırılmış ise de Bakanlar Kurulunun Yargıtay"ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde kabulü için, uygulama imar planı (genelde 1/1000 ölçekli) ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması esastır. Aynı karara göre, imar planı içerisinde yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan meskûn yerler arasında bulunması gerekir. Taşınmaz belediye nazım imar planı (1/5000 ve daha büyük ölçekli) içinde ise YİBBGK"nın 17.04.1998 gün ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım imkanları, belde merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma durumu da tapunun iptal edildiği tarih esas alınarak değerlendirilmelidir. Ancak karara esas alınan bilirkişi kurulu raporu yukarıda açıklanan esaslara uygun düşmediği gibi emsal seçimi de isabetli değildir. Zira 2005 yılında satışı yapıldığı ifade edilen emsal taşınmazla, tazminata konu taşınmazın değeri arasında bilirkişilerin kendi belirlemelerine göre çok büyük orantısızlık olduğu halde, emsal olarak seçilmiştir. (emsal taşınmazın % 82 oranında daha değerli olduğu ifade edilmiştir) Ayrıca bilirkişilerce yapılan hesaplamalarla taşınmazın m² birim fiyatının 39,90.- TL olduğu belirtilmiş ancak bu miktar keyfi şekilde 40,00.- TL’ye çıkarılmıştır. Buna göre, karara dayanak alınan bilirkişi raporu; tazminata konu taşınmazın değerinin ve niteliğinin ne olduğunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, özellikle taşınmazın belediye hizmetlerinin hangilerinden yararlandığı, etrafının meskûn olup olmadığı, taşınmazın mevcut durumu itibari ile kullanım şekli, üzerinde bina bulunup bulunmadığı, konumu, sokağa ve yola olan cephesi, önemli merkezlere uzaklığı, üzerinde yapılaşmaya ilişkin olarak imar durumu gibi hususların ve mahkeme hâkimince yapılacak gözlemin ayrıntılı şekilde düzenlenecek keşif zaptına geçirilmesi, taşınmazın değişik açılardan fotoğrafları çektirilerek onaylanıp dosyaya konulması ve taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespiti gerekir. Buna göre, taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 28.11.2011 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmalı, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Taşınmazın niteliğinin arazi olarak belirlendiği takdirde ise; sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek; varsa üzerindeki mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, gerçek zarar saptanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulü ile 863.881,24.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, alacağın 12.500,00.-TL kısmına 21.09.2012 tarihinden; bakiye kısmına ise ıslah dilekçesinin harçlandırıldığı 10.01.2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, duruşma tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesine göre 1.350.00.-TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya, davalıdan alınıp davacıya karşılıklı olarak verilmesine aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 20/12/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.