Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1933
Karar No: 2020/2692
Karar Tarihi: 09.09.2020

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/1933 Esas 2020/2692 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen bir davada, davacı vekili, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan davalının dava dışı borçludan alacağı olmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptali ile davalıya ayrılan payın müvekkili dosyasına ödenmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı vekili, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Karşı davada ise, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkeme, asıl davayı kabul etmiş ve karşı davanın ise dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar vermiştir. Dosya temyiz edildiğinde, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarını reddetmiş ve asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarını kabul etmiştir. Bu kararda, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasının ele alındığı ve kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, davalının haczinin gerçek bir alacağa dayandığının ispatı gerektiği ifade edilmiştir. Kararda, buna göre Türk Borçlar Kanunu ve İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddeleri de yer almaktadır.
23. Hukuk Dairesi         2017/1933 E.  ,  2020/2692 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki asıl ve karşı davada sıra cetveline itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davada davanın usulden reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı- karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Asıl davada davacı vekili, dava dışı borçlunun aracının satışı sonucu düzenlenen sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan davalının dava dışı borçludan alacağı olmadığını, takibinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalıya ayrılan payın müvekkili dosyasına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı vekili, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, alacağını ispat yükünün karşı tarafa ait olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin kesinleşmesini istemiştir.
    Karşı davada davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne dair verilen karar, asıl davada davacı- karşı davada davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 29.12.2015 tarihli, 3878-8573 E.-K. sayılı ilamıyla bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinden, karşı davanın süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine, asıl davanın ise, muvazaanın yokluğunu ispat yükü davalıda olduğu halde, davalı tarafça delil ibraz edilemediğinden kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden:
    Asıl dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında da belirtildiği üzere, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen
    alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz.
    Somut olayda, davalının alacaklısı olduğu Kozan İcra Müdürlüğünün 2009/1211 E. sayılı takibi 10.04.2009 tarihli olup, davalının takibine dayanak 27.12.2008 tanzim tarihli çek 30.12.2008 günü bankaya ibraz edilmiş ve “karşılıksızdır” kaşesi vurulmuştur. Davacının alacaklısı olduğu Kozan İcra Müdürlüğünün 2009/3096 E. sayılı takibi ise 31.07.2009 tarihli olup, bu takibe dayanak 31.700,00 TL bedelli bono ise 20.03.2009 tanzim ve 20.04.2009 vade tarihlidir.
    Bu durumda mahkemece, davacı tarafın, takibine dayanak bononun ancak davalı alacağının doğumundan önceki tarihli bir ticari ilişkiye dayandığının belgelendirilmesi halinde, davalı alacağının önceliği hususunun bertaraf edilebileceği ve ispat yükü kendisinde olan davalının haczinin gerçek bir alacağa dayandığının ispatı gerektiği, aksi halde davalı alacağının davacı alacağı yönünden muvazaa oluşturmayacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
    karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi