Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/352
Karar No: 2010/2384
Karar Tarihi: 04.3.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/352 Esas 2010/2384 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/352 E.  ,  2010/2384 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/11/2009
    NUMARASI : 2008/576-2009/488

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, asıl davasında, miras bırakanı M.’ün maliki olduğu 7 adet taşınmazdaki payları ile 1 parça taşınmazının tamamını ölünceye kadar bakma akdi ile 23.5.2003 tarihinde 1 parça taşınmazdaki 1/2 payını da satış suretiyle 27.11.1996 tarihinde kardeşinin damadı olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, ölünceye kadar bakma akdi ile satış sözleşmesinin iptali, aksi halde tenkis isteğinde bulunmuş, bozma sonrası açtığı ve birleşen davasında muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve miras payı oranında tescil, olmazsa tenkis istemiştir.
    Davalı, iddiaların doğru olmadığı, 661 parsel sayılı taşınmazda kayınpederi ve davacının miras bırakanının yarı yarıya paydaş olup, her ikisinin de payını bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, davacının miras bırakanıyla ilgilenmesi nedeniyle aralarında ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığını ve akdin gereklerini yerine getirdiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair önceden verilen kararın, Dairece;”… dava ekonomisi bakımından davacıya tapu iptal ve tescil isteğiyle dava açması için olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi…” gereğine değinilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucunda muvazaa olgusu sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil, olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının miras bırakanının 661 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 27.11.1996 tarihinde ve satış suretiyle, 819, 824, 889, 899, 988, 1190, 1023 sayılı parsellerdeki 1/3’er payları ile 997 parsel sayılı taşınmazının tamamını 23.05.2003 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece miras bırakanın ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği taşınmazlar bakımından anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
    Ancak, davadaki istek davacının miras payı oranında iptal ve tescil olduğu halde, dava dışı mirasçıya da pay verilmek suretiyle talep aşılarak taşınmazların terekeye döndürülmesi doğru olmadığı gibi; 819, 824, 889, 899, 988, 1190 ve 1023 sayılı parsellerde miras bırakanın temlik ettiği pay 1/3’er olmasına rağmen, bu pay gözetilmeksizin anılan taşınmazların her birinin tamamı devredilmiş gibi tümü üzerinden iptal ve tescile karar verilmiş olması da isabetsizdir.
    Öte yandan, bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
    Öte yandan, miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
    Somut olayda, davacının miras bırakanın evlatlığı olduğu, miras bırakanın 27.11.1996 tarihinde dava dışı kardeşiyle birlikte 661 parsel sayılı taşınmazdaki ½’er paylarını satış suretiyle davalıya temlik ettikleri, davacı tanığı olarak dinlenen davacının annesi H.ile davalı tanıkları A.ve H.’ın anılan temliki işlemin gerçek satış olduğunu beyan ettikleri, murisin diğer evlatlığı olan davacının eşi R.aleyhine 1998 yılında elatmanın önlenmesi davası açtığı ve bu davanın kabulle sonuçlandığı, R.’in de 2000 yılında murisin vesayet altına alınması yönünde açtığı davanın reddedildiği, bilahare miras bırakanın davacı ve eşi aleyhinde açtığı evlatlığın ref’i davasının davacı yönünden reddedilip, davacının eşi bakımından kabulle sonuçlandığı, başka bir ifadeyle murisin davacıyla arasında 1998 yılından sonra ihtilaf meydana geldiği, temlik tarihinde mirasbırakan ile davacı arasında herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığı dosya kapsamıyla sabitir.
    O halde, anılan bu olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakan tarafından davalıya yapılan 661 sayılı parseldeki pay temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, 661 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine, diğer çekişmeli parseller yönünden de temlik edilen paylar ve davacının miras payı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi