MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 08.05.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ... .. kuyusu mevkii, 113 Pafta, 2678 ada, 34 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın maliki olduğunu, müvekkilinin taşınmazı satın almadan önce tapu-kadastro işlemleri sırasında hatalı ölçümler ve tespitler yapıldığını, 2013 yılının Ocak ayında dava konusu taşınmaza paralel yolda yol düzenleme çalışması yapıldığını, düzenleme sırasında müvekkilinin taşınmazına müdahalenin olup olmadığının lisanslı kadastro mühendislik bürosunca tespitinin yapıldığını, müvekkilinin taşınmazına bir müdahalesinin olmadığının tespit edildiğini, müvekkiline ait taşınmazın gerçek yüzölçümünün de tapuda gösterildiği gibi değil, yaklaşık 175 m² aşağısında olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin, taşınmazı almadan önce gerçekleştirilen hatalı işlemi ve taşınmazın yüzölçümünün tapudaki gibi olmadığını 29.01.2013 tarihinde öğrendiğini, müvekkilinin tapu siciline dayanarak güvenip 516 m² yüzölçümlü taşınmazı satın aldığını, hatalı tapu kadastro tescil işlemlerinden müvekkilinin zararının bulunduğunu, davalı idarenin de tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan kusursuz sorumluluğunun olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00.-TL zarar alacağının faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının talebinin dava konusu parselin hatalı yüzölçümü nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebi olduğu, yapılan keşif ve ibraz edilen bilirkişi raporlarında dava konusu parselin ilk oluşum evraklarına göre hata sınırını aşan bir alan hatasının bulunmadığı, ancak 1977 yılında yapılan paftaların yenilenmesi işlemi sırasında bir alan kaybının söz konusu olduğu ve belirtilen tarihten itibaren tüm işlemlerin yeni açılan paftaya göre yapıldığı, 1954 tarihli ifraz evrağına göre tekrar sınırlarının tespit edilmesi gerektiği, dava konusu parselde alan eksiği olmadığının bilirkişi raporu ile saptandığı gerekçesi ile davanın reddine,karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 22/12/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.