20. Hukuk Dairesi 2015/10631 E. , 2016/12476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 24.11.2011 havale tarihli dava dilekçesinde sınırları yazılı, .... köyünde bulunan ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın 20 yıldan uzun bir süredir müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu belirterek, müvekkili adına tapuya tescilini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddi ile taşınmazın Türk Medenî Kanununun 713/6. maddesi gereğince ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişisi tarafından düzenlenmiş rapor ve ekindeki krokide (A1) harfi ile gösterilen 5.432,15 m²"lik tescil harici bölümün tarla vasfıyla davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesine göre açılan tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmamıştır. Arazi kadastrosu 1984 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz tespit harici bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme de yeterli değildir. Şöyle ki; 4721 sayılı Medenî Kanunun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. Dava konusu edilen taşınmazlar üzerinde 20-25 yaşlarında meşe ağaçları olup, toprakta yer yer orman ağacı dip kökleri bulunduğu halde, kanunun açık hükmüne rağmen Orman Yönetimi davaya dahil edilmeden yokluğunda yargılama yapılıp yazılı şekilde sonuçlandırılmıştır.
Bundan başka, mahkemece eksik araştırma yapılmış, orman bilirkişi raporunda belirtilen 1957 tarihli memleket haritasına dayanak olan hava fotoğrafı getirtilmemiş, orman bilirkişi tarafından da taşınmazın 1984 tarihli hava fotoğrafındaki kullanım durumu belirlenmemiştir. Ayrıca ziraat bilirkişi raporunda, (A), (B) ve (C) harfleriyle işaretli taşınmazlar için ayrı ayrı tespit yapılmışsa da (A) harfli taşınmaz için (A1) ve (A2) ayrımına gidilmeden bir bütün olarak değerlendirme yapılmıştır. Oysa ki, fen bilirkişi tarafından (A) harfli alan (A1) ve (A2) olarak iki kısma ayrılmış, (A1) bölümünün tarım arazisi olduğu, (A2) bölümünün ise tarım arazisi olmadığı belirtildiğinden raporlar arasında çelişki oluşmuştur. Bilirkişilerin yetersiz ve çelişkili raporlarına dayalı hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece öncelikle davacıya Orman Yönetimini davaya dahil etmesi için süre verilmeli, dahil edilince dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, husumet yaygınlaştırılmalı ve göstereceği deliller toplanmalıdır.
Bundan başka, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, ayrıca 1984 tarihli hava fotoğraflarına dayanak teşkil eden memleket haritaları da celbedilerek bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde rapor alınmalı, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, taşınmaz orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorularak saptanmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosya içine konulmalı, bundan sonra elde edilecek tüm delillere göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de, davalı Hazinenin tescil talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mahkemece dava kısmen kabul edildiğine göre sadece kabul edilen bölüm yönünden hüküm oluşturulması reddedilen bölüm yönünden ise hüküm oluşturulmaması doğru görülmemiştir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/12/2016 günü oy birliği ile karar verildi.