Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 01.10.1997 tarihinde açmış bulunduğu kısmi davada fazlaya ait talebini saklı tutmaksızın 700.000.000.-TL maddi tazminat ve 300.000.000.-TL manevi tazminat istemiş, daha sonra davacı, 08.03.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 6.573.348.524.-TL olarak ıslah etmiştir. Yapılan yargılama sonunda davalılar A. B., F. K., S. K. ve A. S. hakkındaki davanın olayda ve buna bağlı olarak davacının oluşan zararında şahsi herhangi bir kusur ve sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle reddine, dahili davalı Ö. G. S. ve Pazarlama Ticaret Limited Şirketi hakkındaki davanın kısmen kabulü ile, 700.000.000.-TL’sı maddi ve 300.000.000.-TL’sı manevi olmak üzere toplam 1.000.000.000.-TL tazminatın olay tarihi 02.10.1996 tarihinden itibaren değişen oranlardaki yasal faizi ile birlikte dahili davalı adı geçen şirketten alınarak davacıya verilmesine, davacının açtığı ilk davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından ve davaya konu somut olayda davacının yaralanması ile ilgili gelişen bir durumun varlığı da iddia ve ispat edilemediğinden sonradan 08.03.2004 tarihli maddi tazminata ilişkin kısmi ıslah dilekçesi ile talep ettiği 6.573.384.524.-TL’lık maddi tazminat miktarına hükmedilemeyeceğinden bahisle de davacının fazla istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davalılardan A. B.’un vekili Avukat S. B., (her ne kadar mahkemece, dahili davalı Ö. G. S. ve Tic. Paz. Ltd. Şti. vekili olarak kabul edildiğine ilişkin ara kararı verilmemiş ise de) aleyhine hüküm kurulan dahili davalı Ö. G. S. ve Tic. Paz. Ltd. Şti. adına da dosyaya vekaletname ibraz etmiştir. Avukat S.B.’ye ıslah dilekçesi, “tavzih dilekçesi” adı altında 11.03.2004 tarihinde tebliğ edilmiş ve ayrıca, 18.03.2004 tarihli celsede anılan vekilin huzurunda, ıslah dilekçesi, davacı vekili tarafından tekrar edilmiş olmasına rağmen, söz konusu vekilin ıslah yoluyla dava değerinin artırılamayacağına ilişkin sözlü veya yazılı bir itirazı olmayıp, sadece hakkındaki dava reddedilen davalılardan S. K.’ın 20.04.2004 havale tarihli dilekçesi ile dava değerinin ıslah dilekçesi ile arttırılamayacağına ilişkin itirazı mevcut olup, yine hakkındaki dava reddedilen davalılardan F. K. vekili de, 11.03.2004 havale tarihli dilekçesi ile ıslah talebini kabul etmediklerini bildirmiştir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre alacaklı alacağının tümü hakkında dava açmak zorunda olmayıp, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak kayıt ve şartıyla önce bir bölümü daha sonra da kalan bölümü talep edebilir. Kural olarak, davacının kısmi davada alınandan daha fazla tazminat isteyebilmesi açıkça fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuş olmasına bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.04.2004 tarih ve E:2004/4-200, K: 2004/227 sayılı kararında da belirtildiği gibi, davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış bir alacaklı (davacı) H.U.M.K.’nun 185/2. maddesi çerçevesinde borçlunun (davalının) muvafakat etmesi hali dışında, bu alacak bölümü yönünden ıslah yolu veya ek dava ile talepte bulunamayacaktır. Başka bir anlatımla, alacaklı ilk davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa da, borçlunun muvafakat etmesi halinde ıslah yolu ile dava değerini artırabilecektir. Zira, H.U.M.K.’nun 185/2. maddesi hükmü gereğince, davalının muvafakati halinde, davacı davayı değiştirebilir veya genişletebilir. Davalının davayı değiştirmeye veya genişletmeye muvafakati açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Davacının davayı değiştirmesi veya genişletmesi üzerine davalı hemen buna itiraz etmezse davayı değiştirmeye veya genişletmeye zımnen muvafakat etmiş olur. Dava değerinin artırılması, talep sonucunu genişletmektir; talep sonucunu genişletmek de davayı genişletme hallerinden birisidir. Somut olayda, mahkemece kusurlu ve sorumlu kabul edilen dahili davalı Ö. G. S. ve Pazarlama Ticaret Limited Şirketi vekili, ıslah dilekçesine karşı açıkça itirazda bulunmadığından dava değerinin ıslah yoluyla artırılmasına zımnen muvafakat etmiş sayılır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ıslah dilekçesi ile istenen maddi tazminat talebi hakkında da hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.