20. Hukuk Dairesi 2014/7283 E. , 2015/128 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ..., davalı Hazine ve müdahiller Orman Yönetimi ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2009 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü 212 ada 4 ve 324 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı tarafından 05.08.2006 tarihinde açılmış olan tescil davasının yargılaması sırasında kadastro tespiti başlaması ve çekişmeli taşınmazlara tutanak düzenlenmesi nedeniyle, görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine devredilmiş, müdahil ..., taşınmazın kendisine ait olduğu, Orman Yönetimi ise orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davaya katılmıştır.
Davanın aktarıldığı kadastro mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, müdahillerin davasının reddine, çekişmeli 212 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1081,79 m2 yüzölçümü ile çay bahçesi niteliği ile davacı adına; 324 ada 1 parselin (A) harfi ile gösterilen 970,32 m2 kısmının fındık bahçesi niteliğiyle Cavit Mutioğlu mirasçıları adına; kalan 659704,66 m2 kısmının tespit gibi orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ..., davalı Hazine ve müdahiller Orman Yönetimi ve Yusuf Mutioğlu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itirazdır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1951 yılında kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden oldukları ve zilyedlik yolu ile taşınmaz edinme koşullarının adlarına tescil kararı verilen gerçek kişiler yararına oluştuğu gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; asliye hukuk mahkemesinde 2007 yılında yapılan keşif sonunda hazırlanan uzman bilirkişi raporunda taşınmazın 1972 tarihli memleket haritasında yeşil renkli, meyvalık rumuzlu alanda kaldığı açıklanmasına karşın; memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmemiş, memleket haritası ile kadastro paftası birbiri üzerine aplike edilmeden inceleme yapılmış, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerinde 7-8 yaşlarında fındık ve 3 - 4 yaşlarında çay bitkisi olduğu bildirilmiştir. Taşınmazlarda bulunduğu açıklanan bu bitki örtüsünün yaşı ile memleket haritasının tarihi karşılaştırıldığında yeşil rengin meyvalık olup olmadığı tam olarak anlaşılamadığı gibi, kadastro mahkemesinde 2012 yılında yapılan keşif sonucu hazırlanan ziraat bilirkişi raporunda bu kez çay bitkisinin yaşı 15-20 olarak gösterilmiş, böylece iki rapordaki çay yaşı arasında bir çelişki meydana gelmiş, fındıktan ise hiç sözedilmemiş, uzman orman bilirkişi 1972 tarihli memleket haritasında taşınmazların yine meyvalık rumuzlu yeşil alanda; bu haritanın yapımına esas alınan hava fotoğraflarında muhtelif otlarla kaplı açık alanda bulunduğunu, 1959 tarihli hava fotoğraflarında ise bulut içinde kaldığından konumunun anlaşılamadığını bildirmiştir. Bu yönüyle taşınmazların orman olup olmadığı yönünde yapılan inceleme yetersiz olduğu gibi; zilyedlik konusunda da yerel bilirkişiler ve duruşmalarda dinlenen tanıklar dağlık
kesimin (324 ada 1 parselin A bölümü) çaylık yapılmadan 5 - 6 yıl önce eğrelti otları ile kaplı olduğunu, sonradan da dağlık olduğundan çayların toplanamadığını bildirmişlerdir. Çekişmeli taşınmazların kök muris İshak"tan kaldığı, 2000 yılında sadece erkek çocukların katıldığı bir taksimle çekişmeli taşınmazların bulunduğu mevkiin davacı ... ve dava dışı ..."na kaldığı, 2004 yılında davacı ... tarafından müdahil ..."na karşı zilyedliğin tespiti ve çay ruhsatının devri konusunda dava acıldığı, asliye hukuk mahkemesinin 2004/105 sayılı dosyasında eda davası açılabileceği gerekçesiyle davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar - ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten, tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ve gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, steroskop aletiyle üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
O halde; mahkemece, daha önceki keşiflerde görev almamış bir orman bilirkişi, bir ziraat uzmanı, bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve bu haritanın yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve yine dava tarihinden 15 - 20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve hava fotoğrafları getirtilerek, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelettirilmeli, kadastro paftası üzerine aplike edilerek taşınmazların niteliği, orman olup olmadığı araştırılmalı, 212 ada 4 parsele komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanağı kayıtlar getirtilip çekişmeli taşınmazlar yönünü ne olarak gösterdiği belirlenmeli, orman değilse, kim tarafından, ne şekilde zilyed edildiği, üzerindeki bitki örtüsü, ağaç yaşı, dağılımı, kapalılık oranı konusunda ziraat uzmanından rapor alınmalı, 2004 yılından beri zilyedlik konusunda niza bulunduğundan bu tarihten geriye doğru 20 yıl süre ile kimin ya da kimlerin malik sıfatıyla, nizasız, fasılasız zilyed olduğu olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, tüm mirasçıların katılmadığı bir taksim sözleşmesine değer verilemeyeceği, geçerli taksim bulunmadan mirasçılardan biri tarafından sürdürülen zilyedliğin, tamamı adına sürdürüldüğünün kabul edileceği düşünülmeli, taşınmazların malik hanelerinin boş olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince kadastro hâkimi tarafından re"sen de toplanabilecek delillere göre gerçek hak sahibinin belirlenmesi gerektiği gözönünde bulundurularak karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 20/01/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.