21. Hukuk Dairesi 2006/4250 E. , 2006/6378 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Eskişehir İş Mahkemesi
Tarih : 13.12.2005
No : 1121-714
Davacı, işe başlangıç tarihinin 1979 olduğunun ve 15.5.1979-19.5.1979 tarihleri arasında davalılardan işverene ait işyerinde çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Davacı, 15.5.1979-19.5.1979 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davacının talebi gibi davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davacıya ait 15.05.1979 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının davalı işyerinde çalışmasına ilişkin işe giriş bildirgesi dışında başka belge sunulamadığı SSK. davalı işyeri bordrolarının olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bir kısım tanık ifadeleride değerlendirmeye alınmış ise de; bu tanıkların kayıtlara geçmiş, kişiler olup olmadığı saptanmamıştır.
Yapılacak iş; zabıta marifatiyle tesbit edilerek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerinde bildirge tarihinde çalıştığı tesbit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları veya komşu işverenlerin çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemin ve beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2.6.9. ve 79/8 maddelire gereğince kanıtlandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
2-Kabule göre de; kısa kararda hizmet başlangıçı 15.5.1979 olarak belirlendiği halde gerekçeli kararın hüküm kısmında 5.5.1979 tarihi olarak belirtilmesi hatalı olmuştur.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,13.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.