Esas No: 2016/13791
Karar No: 2020/5182
Karar Tarihi: 07.12.2020
Danıştay 4. Daire 2016/13791 Esas 2020/5182 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/13791
Karar No : 2020/5182
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, muhtelif amme alacakları nedeniyle düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, ilanen tebligat şartlarının oluşmadığının görüldüğü ve buna göre söz konusu vergi borcunun kesinleşmesine imkan bulunmadığından, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilebilir alacak vasfı kazanmayan vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnamelerin adreste bulunamama nedeniyle ilanen tebliğ edildiği ve tebliğe ilişkin belgelerin işlem dosyasında bulunduğu, ihbarnameye karşı açılabilecek davalarda ileri sürülebilecek iddiaların ödeme emri aşamasında incelenemeyeceği, tesis edilen işlemlerin usul ve yasaya uyarlı olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasnın incelenmesinden, kereste ve kereste ürünlerinin toptan satışını yapan aracılar faaliyeti ile iştigal etmekte iken 31/12/2010 yılı itibari ile mükellefiyeti terk eden davacı adına re'sen 2009 ve 2010 yılları muhtelif dönemleri için bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılarak özel usulsüzlük cezalarının kesildiği ve buna ilişkin ihbarnamelerin "… Cad. K..No: … D.No: … …/…" adresinde 06/01/2014 tarihinde; "… Mah. … Sok. No…./… …/…" adresinde 24/01/2014 tarihinde posta yoluyla tebliğine çalışıldığı, davacının söz konusu adreslerde bulunmadığı gerekçesiyle ihbarnamelerin davalı idareye iade edilerek 29/11/2014 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, ilanen tebliğ edilen vergi ve cezalar ile hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Olayda, her ne kadar Mahkemesince ödeme emirlerinin tebliğ edildiği adrese, dayanak ihbarnamelerin tebliğinin denenmediği ve söz konusu adresin ihbarname tebliğ ilan listesinde belirtildiği görüldüğünden davalı idarenin bilgisi dahilinde olduğunun anlaşıldığı, bu bağlamda ilanen tebliğ şartları oluşmadığından dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiş olsa da ödeme emrinin tebliğ edildiği adres olan “… Cad. …" adresine 06/01/2014 tarihinde ihbarnamelerin tebliğinin denendiği ve tebliğ alındısında adreste tanınmadığı ... isimli kişinin imzasız beyanı ile tespit edildiği ve muhtar imzasıyla kayıt altına alınarak iade edildiği görülmektedir.
Buna göre, ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese, daha önce dayanak ihbarnamelerin de tebliğ edilmeye çalışıldığı, ancak adreste tanınmama nedeniyle usulüne uygun tanzim edilen tebliğ alındısıyla kayıt altına alındığı ve ilanen tebliğ şartlarının sağlandığı görüldüğünden, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu .... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
Davacı adına, ödenmeyen amme alacakları nedeniyle düzenlenen 26/03/2015 tarih ve 2015/270 sayılı ödeme emri iptal istemiyle dava konusu edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin dayanağı ihbarnamelerin "… Cad. K..No: … D.No: …" adresinde 06/01/2014 tarihinde posta yoluyla tebliğine çalışıldığı, ancak davacının adreste tanınmadığı hususunun ... isimli kişinin imzasız beyanı ve muhtar imzasıyla kayıt altına alınarak iade edildiği, söz konusu ihbarnamelerin 29/11/2014 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, ilanen tebliğ edilen vergi ve cezalar ile hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlenerek, "… Cad. …" adresine 03/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, ihbarnamelerin tebliğine çalışıldığı ancak davacının tanınmadığı adrese, yaklaşık bir buçuk yıl sonra ödeme emrinin tebliğinin sağlanması hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmektedir. Öte yandan, adreste bulunamamaya ilişkin tebliğ alındısında yer alan ... isimli kişinin imzasız beyanı ise söz konusu tebliğ alındısını şüpheli hale getirmekte ve doğruluğunun teyit edilmesini gerektirmektedir.
Buna göre, söz konusu belirsizliğin giderilebilmesi için Mahkemesince taraflar nezdinde ara karar yapılarak, davacının ilgili tarihte söz konusu adresi ikametgah olarak kullanıp kullanılmadığının, muhtarlık kayıtları ve gerekirse mernis sorgulaması yapılarak ihtilaflı dönemdeki resmi kayıtlardaki ikametgah adresinin yerinin neresi olduğunu gösterir belge ve bilgilerle ortaya konulması gerektiği açıktır. Bu itibarla, ilgili araştırma yapılmaksızın ilanen tebliğ şartlarının usul ve yasaya uygun olarak teşekkül ettiğinden bahisle Mahkeme kararının bozulmasına ilişkin Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.