21. Hukuk Dairesi 2018/300 E. , 2019/787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
1- Dava 21/08/2009 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalının kusuru olmadığına işaretle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, Mahkemece verilen 03/06/2015 tarihli ilk kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 13/06/2016 tarih 2015/16339 Esas ve 2016/9751 Karar sayılı ilamıyla, "rücu dosyasının dosya içerisine getirtilerek trafik iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetinden, olayın oluşuna uygun çelişkileri giderecek mahiyette kusur raporu almak, yukarıda işaret olunduğu üzere işverenin, sürücünün yasa ve yönetmeliklere aykırı biçimde ve yeterince dinlendirilmeden uzun süreler araç kullanmak zorunda bırakılması, kısa zaman aralıklarında ve süratli araç kullanmasına yol açacak bir iş ve teslimat programı yapılması gibi durumların olup olmadığı araştırılarak, iş kazasını işverene bağlayan illiyet bağının kesilip kesilmediğinin değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre, davacı tarafın kararı temyiz etmemiş olduğu dikkate alınarak usuli kazanılmış haklar ile kesinleşen maluliyet oranına göre bir karar verilmesi" yönünden bozulduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda davacının davalı işyerinde işçi olarak çalışmaktayken olay günü İzmir ilinden klima montaj işi yapmak üzere ... iline gitmek üzere yola çıktıkları, içinde bulundukları aracın davalı şirket çalışanı ..."un sevk ve idaresinde iken, aynı yönde ve önünde seyir halinde olan tırın dorsesinin sol arka kısmına çarpması sonrası, orta refüjden karşı yöne geçip banketi de aşarak durduğu, çarpmanın etkisi ile davacı ile beraber araçtaki diğer işçilerin de yaralandığı, bozmadan önce bilirkişi heyetinden alınan 14/03/2012 tarihli raporda davacının %25, davalının %75 kusurlu olduğunun tespit edildiği, bozma sonrasında bilirkişi heyetinden alınan 31/05/2017 tarihli rapora göre ise davacının ve davalının kusursuz, dava harici şoför ..."un %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.Kaza sırasında sigortalının içinde bulunduğu aracın davalı işveren şirkete ait bulunduğu, sürücünün de işyeri çalışanı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 2918 sayılı yasanın 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı maddenin son fıkrasında ise “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu 55 ve Türk Borçlar Kanunun 66. maddeleri gereğince de “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” Hal böyle olunca davalı işverenin 2918 sayılı Yasanın 85. ve 6098 sayılı Yasanın 66. maddeleri gereğince, gerek işleten ve gerekse adam çalıştıran olarak kusuru bulunmasa bile tazminat alacaklarından sorumluluğunun bulunacağı açıktır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemece yapılacak iş davalı tarafın işveren sıfatı yanında adam çalıştıran ve işleten sıfatı da olduğu dikkate alınmak suretiyle, mahkemece verilen bir önceki kararın davacı tarafından temyiz edilmediği de gözetilmek suretiyle, 03/06/2015 tarihli kararda hükmedilen tazminat miktarları yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu da dikkate alınmak suretiyle, davalı işveren şirketi tazminat alacaklarından sorumlu tutmaktan ibaret iken, bozma kararı hatalı değerlendirilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve temyiz itirazlarının sair yönleri bu aşamada incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.