3. Hukuk Dairesi 2021/3757 E. , 2021/7108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı bankanın 01/06/2007 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu taşınmaza ilişkin halen aylık 5.462 TL kira bedeli ödediğini, emsallere göre kira bedelinin rayicin altında kaldığını ileri sürerek, kira bedelinin 01/06/2013 tarihinden itibaren aylık 23.000 TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın süresinde açılmadığını, sözleşmeye göre artış yaptıklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile dava konusu kiralanan taşınmazın 01/06/2014 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 6.750 TL ( net 5.400TL) olarak tespitine dair verilen hükmün davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 30/06/2020 tarih 2020/2382 esas 2020/3713 karar sayılı ilamı ile, " Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; Davalı tarafından, 2014 yılı içerisinde ödenen kira bedelinin net 6.034,58 TL olduğu bildirilmiş olmakla davalının talep edilen dönemde kabul edip ödediği net 6.034,58 TL kira bedelinin mahkemece hak ve nesafete göre tespit edilen net 5.400 TL kira bedelinden fazla olduğunun anlaşıldığı, işyeri kirasına ilişkin davalı kabulünde olan net 6.034,58 TL kira bedelinin brütü 7.542,50 TL" ye hükmedilmesi gerektiği ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı aleyhine hüküm kurulamayacağı " gerekçeleriyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 01/06/2014 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 7.542,50 TL (net 6.034,58 TL) olarak tespitine karar verilmiş; davalı vekilinin tavzih talebi üzerine, taraflar lehine hükmedilen vekalet ücretleri yönünden 03/03/2021 tarihli ek karar ile yeniden hüküm kurulmuş; hüküm ve tavzih kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK.nun 305. maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim, burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (Yargıtay HGK"nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez.
Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararın (3), (4) ve (5) numaralı bentlerinde sırasıyla; Davacı davayı vekil ile takip ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.740 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; Davacı tarafından yapılan 3.609,60 TL peşin harç gideri, yatırılan gider avansından kullanılan 2.737,00 TL olmak üzere toplam 6.346,6 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen red oranına göre 2.081,27 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kısmen kabul kısmen red oranına göre 2.318,625 TL"nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği, ancak daha sonra davalı vekilinin talebi doğrultusunda hüküm fıkrasındaki taraflar lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmın "Davalı banka, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına; Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kısmen kabul kısmen red oranına göre 22.700,95 TL"nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" olarak tavzihine karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece tashih kararı verilmiş ise de, yapılan tashih hükmün değiştirilmesi niteliğinde olup, usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün ve tavzih kararının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.