Davacı 1.1.1985 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının tesbiti ile muarazanın men’ine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, göre davalı Kurum vekilinin dosya içeriği ile uyuşmayan tüm temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı temyizine gelince;
Dava, davacının davalı Kuruma tabi sigortalılık süresinin tesbiti ile Kurum tarafından çıkarılan muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 1.1.1985-31.3.1986, 3.8.1994 dava tarihi olan 24.2.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, bu dönemle ilgili davalı Kurumca uyuşmazlık çıkarılmadığı, ihtilaflı dönem olan 1.4.1986-3.8.1994 tarihleri arasında davacının sigortalılık şartlarını taşımadığı, bu dönemle ilgili prim ödemeside bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Yapılan incelemede davacının 1.1.1985-1.4.1986, 5.8.1994 ve devamı şeklinde vergi kaydının, 3.8.1994 ve devamı şeklinde oda kaydının bulunduğu, davacının verdiği 7.6.1997 tarihli giriş bildirgesi üzerine davalı Kurumca geriye doğru 1.1.1985 tarihi itibariyle kayıt ve tescil edildiği ve 1.1.1985-1.4.1986, 5.8.1994 tarihinden dava tarihine kadar zorunlu sigortalı olarak kabul edildiği, prim ödeme cetvellerinden davacının 1997 affından yararlandığı, 2003 yılında yapılandırma için başvurduğu ve prim ödemelerinin 30.12.2004 tarihine kadar sürdüğü ancak hangi sürelere ilişkin ödeme yapıldığının prim cetvelerinden anlaşılamadığı görülmektedir.
Davacının giriş bildirgesi verdiği 7.6.1997 tarihinde vergi, oda veya sicil kayıtlarının birinin varlığı sigortalılık için yeterli ise de ihtilaf konusu dönemde vergi kaydı esas olup davacının 1.4.1986-3.8.1994 tarihleri arasında sigortalılık şartlarını taşımadığı anlaşılmakta ise de davalı Kurumca geriye doğru hatalı tescil işlemi yapılıp şayet ihtilaflı dönemle ilgili primler tahsil edilip uzun süre kullanıldıktan sonra sigortalılığı iptal edilmiş ise bu durum M.K."nun 2.maddesinde ifadesini bulan objekti iyi niyet kuralına aykırı olacağından davacının belirtilen tarihler arasındı 1479 sayılıYasa"ya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunan 1.10.1997 gün, 1997/10-578 Esas, 1997/758 Kaar sayılı kararıda bu yöndedir.
Yapılacak iş, davacı tarafından ödenen primlerin ne kadar sigortalılık süresine tekabül ettiğini, geriye doğru bir ödeme yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise bu ödemelerin hangi süreyi kapsadığını aktüerya uzmanı bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak tesbit etmek, ihtilaf konusu dönemle ilgili primlerin ödendiğinin ve davalı Kurum tarafındanda uzunca bir süre kullanıldığının tesbit edilmesi halinde davacının 1.4.1986-3.8.1994 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olduğunun kabulüne karar vermektir.
Mahkemece bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.