Davacı resen tahakkuk ettirilen prim borcunun olmadığının tesbiti ile iptaline kendilerine ait bahçe adına düzenlenen işyeri dosyasının kapatılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacılar, işyeri tesciline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile davalı Kuruma 1.940.27.-YTL. prim borcu bulunmadığının ve Ö.K. işçisi olmadığının tesbitini istemişlerdir.
Mahkemece SSK müfettişi tarafından yapılan teftiş sırasında tutulan durum tesbit tutanağının aksinin ispatlanamadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
Yapılan incelemede kimliği tesbit edilemeyen H.A. adlı kişinin davalı Kuruma yaptığı ihbar üzerine davacılara ait bahçe işyerinde Kurum müfettişince yapılan tesbitte Ö. K."nın çiftlikteki evde oturduğu, çiftliğin bahçe, ahır ve bir evden oluştuğu, davacıların Bodrum"da pansiyon işlettikleri, müfettiş tarafından tutulan durum tesbit tutanağında Ö. K."nın işyerine 12.1.2003 tarihinde girdiği, portakal bahçesinde bekçilik yaptığının tesbit edildiği, tutanağın Ö.K. tarafından itirazi kayıtsız imzalandığı, ancak Ö.K."nın mahkemece tanık olarak verdiği beyanda burada kiracı olarak bulunduğunu, hayvan yetiştirdiğini bildirdiği, davacılar tarafından mahkemeye haricen yapılmış 12.1.2003 tarihli kira sözleşmesinin ibraz edildiği, davalı Kurumca işyeri tescil edilerek bildirim dışı işçi çalıştırıldığı gerekçesile prim ve gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, dinlenen tanıkların Ö. K."nın kiracı olduğunu bildirdikleri, ancak köy muhtarının teftiş sırasında davacılara ait bahçede bekçi olarak çalıştığını bildirdiği, Ö.K."nın ise verdiği 24.12.2001 tarihli bildirge üzerine 1.12.2002 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği görülmektedir.
Mahkemece müfettiş tutanağının aksinin ispat edilemediği yönündeki tesbit yerinde ise de çifte sigortalılığa yol açabilecek şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılacak iş; öncelikle hak alanını ilgilendirdiğinden Ö. K. ile Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün yöntemince davaya katılımını sağlamak, ihtilaf konusu dönemde 2926 sayılı Yasa"nın 10.maddesi koşullarının Ö. K. yönünden oluşup oluşmadığının tesbiti için Bağ-Kur"dan prim ödeme cetvelini getirtmek, yukarda belirtilen kurum ve kuruluşların kayıtlarından yararlanmak, ilgili kuruluşlardan davacının et, süt narenciye, buğday, pamuk vs. ürünleri satıp satmadığı, satmış ise ürün bedellerinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, Ziraat Odası kaydının bulunup bulunmadığnı araştırmak, ihtilaflı dönemde görev yapan muhtar ve azaların beyanlarını alarak Ö. K."lının ihtilaf konusu dönemde tarım Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığını belirlemek, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun anlaşılması halinde sosyal güvenlik mevzuatımızda çifte sigortalılık bulunmadığından önceden başlayıp devam eden sigortalılığa değer verilerek sonuca gitmek, Ö. K."nın tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının anlaşılması halinde şimdiki gibi davanın reddine karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.