Davacı, 7.3.2004 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının maluliyeti ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
506 sayılı Yasa"nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir.
Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tesbitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 sayılı Yasa gereğince sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasının teminine yöneliktir. Ancak gelir bağlanmasa bile sigortalının tedavi gideri gibi başka sigorta kollarından yardım talebinde bulunma olasılığıda vardır. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve de olayda iş kazası ise, kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.
Dava konusu olan hukuki ilişki birden fazla kişi arasında ortak olup da, bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde, dava arkadaşlığı maddi bakımdan zorunludur. Burada dava arkadaşları arasındaki hukuki ilişki son sıkı olup Mahkeme, mecburi dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve bir tek karar verir.
İş kazasının tesbit istemine ilişkin dava sonucunda mahkemece verilecek hüküm gerek işverenin gerekse Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını etkileyeceğinden işveren ile Sosyal Sigortalar kurumu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya bir kaçına karşı açılmış ise bu halde, dava sıfat yokluğundan reddedilemez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya bir süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davanın teşmili müessesesi uygulamada " dahili davalı " olarak nitelendirmekte olup, davayı teşmil eden davacının bu işlem için ayrı bir başvuru harcı ödemesi gerekir. Gerekli harç ödenmez ise mahkeme davacının davanın teşmili talebini inceleme konusu yapılamaz ve davanın teşmil edildiği kişi ihbar olunan üçünçü kişi olarak kabul edilir, aleyhine hüküm kurulamaz.
Somut olayda husumet yalnızca davalı işverene yöneltilmiş, mahkemece 28.07.2005 ve 04.10.2005 günlük duruşmalarda, davacı vekiline S.S.K. Başkanlığını davaya dahil etmesi yönünden mehil verilmiş, davalı vekilince ara kararı gereği yerine getirilmediğinden 10.11.2005 günlü duruşmada iki kez süre verildiği halde ara kararının yerine getirilmediği, 2.kez verilen sürenin kesin olduğu gerekçesiyle davacının S.S.K. Başkanlığnı davaya dahil etmesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek S.S.K. Başkanlığının taraf olmadığı bu davada yargılamaya devam olunarak sonuca gidilmiştir.
H.U.M.K."nun 159. maddesine göre Hakim bir işlemin belli bir süre içinde yapılmasına karar verebilir. Hakimin tayin etmiş olduğu süreler kural olarak kesin değildir. Hakim kendi tayin etmiş olduğu bir süreyi iki tarafı dinleyerek azaltıp çoğaltacağı gibi tayin ettiği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Anılan Yasa"nın 163. maddesi gereğince hakim tayin etmiş olduğu bir sürenin kesin olduğuna karar vermişse, bu kararın açık olması ve ayrıca verilen kesin süreye uyulmamasının müeyyidesinin de aynı kararda gösterilmesi gerekir. Hakimin bir başvuru üzerine iki kez üst üste vereceği süre karar da kesin olduğu bildirilmemiş olsa bile kanundan dolayı kesindir. Ancak uyuşmazlıkta mahkemece ikinci kez süre verilirken davacı vekiline kesin süreye uyulmamasının müeyyidesini belirtmemiştir.
Diğer yandan dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının iş kazası tesbiti ile birlikte 506 sayılı Yasa"nın 3. ve 79/10. maddelerine dayanarak hizmet tesbit davası da açtığı davanın Ç.İş Mahkemesinin 2004/ 327 Esas nolu dosyasında görülmekte olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında hizmet sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, daha açık bir anlatımla davacının davalıya ait bir işte hizmet akdine dayalı olarak çalışıp çalışmadığı görülmekte olan hizmet tesbiti davası sonucunda berilenecektir. Hizmet tesbit davası bu dava için bekletici mesele sayılarak hizmet tesbiti davasının sonucunu beklemek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.
Yapılacak iş; olaydan S.S.K."nun haberdar edilmediği gözetilerek öncelikle davacıya iş kazasını Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbar etmesi için önel vermek, olayın Sosyal Sigortalar Kurumunca iş kazası olarak kabul edilmesi halinde bu davanın konusu kalmayacağından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek bu davayı sonuçlandırmak, Sosyal Sigortalar Kurumunca olayın iş kazası olduğunun kabul edilmemesi halinde davacıya davayı S.S.K. Başkanlığına yöntemince teşmil etmesi için kesin önel verip, Kurumun delilleri toplandıktan ve hizmet tesbiti davasının sonucu beklendikten sonra çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükümn BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.