11. Hukuk Dairesi 2014/13977 E. , 2014/20082 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2014
NUMARASI : 2014/68-2014/93
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12/05/2014 tarih ve 2014/68-2014/93 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 12. sınıf yönünden 2011/20134 sayılı "ISAM+Şekil" marka başvurusunun, dava dışı kişiye ait aynı sınıf mal ve hizmetler yönünden tescilli 2009/03892 sayılı "ISAM" markasıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu gerekçesiyle TPE YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, müvekkilinin marka üzerinde öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, dava dışı kişinin kötü niyetle marka başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek, TPE YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TPE YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki mallar ile ret gerekçesi marka kapsamındaki mallar aynı ise de, başvuru kapsamındaki malların tamamen bilinçli tüketicilere hitap ediyor olması "ISAM+şekil" unsurlu başvuru markasının "ISAM" sözcüğü yanında, çapraz kare logo görünümünde özgün şekil görünümünde bir görseli barındıran karma marka olması, ret gerekçesi markanın ise sadece sözcük markası olması koşulları hep birlikte ve bütüncül bakış açısıyla değerlendirildiğinde, markalar arasındaki benzerliğin ilk bakışta ayırt edilemeyecek düzeyde olmadığı, ret gerekçesi markayı bilen bilinçli ortalama tüketici kitlesi, sonradan logo görünümünde davacı markasını gördüğünde, iki marka arasında KHK"nın 8/1(b) maddesi anlamında bağlantı kurabilecekleri, ancak her iki markanın aynı marka olduğunu düşünmeyecekleri, TPE"nin sanki marka başvurusu yayına çıktıktan sonra itiraz üzerine KHK"nın 8/1(b) maddesi uyarınca inceleme yapıyor gibi değerlendirme yaptığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece başvuru kapsamındaki malların bilinçli tüketicilere hitap ettiği, ISAM+şekil unsurlu başvuru markasının redde dayanak marka yanında çapraz kare logo görünümünde bir görseli arındıran marka olması, markalar arasındaki benzerliğin ilk bakışta ayırt edilemeyecek düzeyde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. 556 Sayılı KHK’nin 7/1-b bendi uyarınca marka tescil başvurusunun reddedilebilmesi için, aynı veya benzer türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak daha önce tescil edilmiş ya da tescil başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gereklidir. 556 Sayılı KHK’nin 7/1–b bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit vb. olmalarını ifade eder. Bunlara ek olarak, işaretlerin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakterinin ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. Hükümde geçen “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik“ ise karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların, markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenimi itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu bakımdan yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırt edilmeyecek derecede benzerlik mevcut ise Enstitü tarafından re’sen başvurunun reddine karar verilecektir.
Somut olayda, markalar arasında esas unsur ISAM ibaresi olup, redde mesnet marka da aynı ibareden oluşmaktadır. Markalar arasındaki farklılık, tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle oldukça düşüktür. Kaldı ki davacının marka başvurusunun kapsadığı genel sınıflar itibariyle, büyük alıcı kitlesinin iltibas dahil olmak üzere markaları karıştıracağı, okunuş ve yazılışı aynı markalar nedeniyle işletmeler arasında bağlantı kurabileceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, mahkemece davacı başvurusunun redde dayanak marka ile 556 Sayılı KHK"nin 7/1-b maddesi anlamında ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu kabul edilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.