Davacı,1.4.2001-19.9.2004 tarihleri arası döneme ait ödenmemiş olan aylıklarının, ödeme tarihi olan 19.9.2004 tarihine kadar hesaplanan faiz alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının yaşlılık aylıklarının davalı Kurumca geç ödenmesi sebebiyle birikmiş faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 113.maddesi uyarınca gayrimenkul rehni, kıymetli evrak ve konkordatoya ilişkin özel hükümler dışında, asıl borç ifa ile veya başka bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer fer’i haklarda sona erer. Fer’i haklar borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası değildir. Asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerlidir ve asıl alacak ile birlikte doğar, varlığını sürdürür, onunla birlikte sona erer.Kural bu olmakla beraber, Borçlar Kanunu işlemiş faizin devam edip etmeyeceği konusunda özel bir hüküm getirmiştir. Borçlar Kanunu’nun 113/2.maddesi hükmüne göre, evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulduğu (ihtirazi kayıt) ve saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile borcun fer’isi olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.
İhtirazi kayıt, alacaklının borçluya yönelttiği bir irade bildirimi ile yapılır. Bu bildirim ifadan önce ya da en geç ifanın ardından derhal yapılmalıdır. Ön koşul ileri sürülmezse ilişkin olduğu hakkın düşmüş sayılması, o haktan zımni olarak vazgeçilmiş olması esasına dayanır. İslemiş faizleri talep hakkının saklı tutulduğuna ilişkin beyanla ilgili olarak yasada bir şekil öngörülmemiştir. Asıl borç son bulduğu halde alacaklı, bu hakkını saklı tuttuğunu veya durumun koşullarından bunun anlaşılması gerektiğini kanıtladığı taktirde işlemiş faizlerle ilgili alacak hakkı son bulmayacaktır.
Dosyadaki belgelerden davacının tahsis talebi üzerine davalı Kurumca 1.4.2001 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, Nisan 2001 tarihinde iptal edilerek kısmi aylık bağlandığı, davacının açtığı dava üzerine Trabzon İş Mahkemesinin 2002/307 Esas nolu dosyasında görülen dava sonucu anılan mahkemece davalı kurumun işleminin iptaline, kesilen tam yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanmasına karar verildidiği, verilen kararın Dairemizin 26.6.2003 tarihli kararı ile onanmak süretiyle kesinleşmesi üzerine davalı Kurumca birikmiş fark aylıkların 19 Eylül 2004 tarihinde davacının banka hesabına yatırıldığı görülmektedir. Dosya içinde para ödenmezden önce veya ödendiği tarihte davacı tarafından itirazi kayıt içeren bir dilekçe verildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Mahkemece ödeme yapılmadan önce veya ödeme yapıldığı tarihte faiz hakkının davacı tarafından saklı tutulup tutulmadığına ilişkin bir araştırma yapılıp, faiz hakkının son bulup bulmadığı tesbit edilmeksizin istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Diğer yandan; 19.12.1984 gününde yürürlüğe giren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun, Murabaha Nizamnamesini yürürlükten kaldırarak bu tarihi kadar % 5 olan kanuni faiz oranını %30 olarak belirlenmiş, ancak Bakanlar Kuruluna bu oranı % 80"ine kadar artırma ve eksiltme yetkisi verilmiş, Bakanlar Kurulunca bu yetkiye dayanılarak 1.1.998 tarihinde kanuni faiz oranı %50"ye çıkartılmış, Anayasa Mahkemesi 15.12.1998 tarihli kararı ile 3095 sayılı Yasa"nın 1 ve 2. maddelerini iptal etmiş, karar 26.11.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 6 ay sonra 26.5.2006 tarihinde yürürlüğe girmeden önce 15.12.1999 tarihli 4489 sayılı Yasa"nın 1. maddesi ile 3095 sayılı Yasa"nın 1. maddesi değiştirilerek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranını yasal faiz oranı olarak belirlemiştir. Ancak 1.4.2003 tarihinde itibaren uygulanan 2003 yılı Bütçe Kanununda ilgili Kanunda düzenleme yapılıncaya kadar Genel Bütçeye dahil daireler ile Katma Bütçeli idarelerin ilama bağlı kararları için 3095 sayılı Yasa"nın 1. maddesindeki kanuni faiz oranı 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık %2,5 olarak, 2004 yılı Bütçe Kanununda %1.25 , 2005 yılı Bütçe Kanunu ile 1.1.2005 tarihinden itibaren aylık %1 olarak belirlenmiş, ancak Anayasa Mahkemesince 2003 ve 2004 yılı Bütçe Kanunlarındaki bu hükümler Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, 2005 yılı Bütçe Kanunu ile ilgili iptal başvurusu hakkında henüz karar verilmemiştir. 5335 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa"nın 1. maddesi ile değiştirilmiş yasal faiz oranı 1.5.2005 tarihinden itibaren %12 olarak belirlenmiş, bu oran Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.1.2006 tarihinden itibaren % 9"a yükseltilmiştir. Gerek 12. Hukuk Dairesinin oturmuş içtihatlarında gerekse Hukuk Genel Kurulu"nun 1.12.2004 tarihli 2004/12-667 Esas 2004/628 Kararında Bütçe Kanunundaki aylık faiz oranının sadece gerel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin ilama bağlanmış borçlarıyla sınırlı bir düzenleme getirdiği, bu nitelikte olmayan borçların kapsam dışı tutulduğu bildirilmiştir.
T.C. Merkez Bankası Başkanlığınca İskonto oranı 17.5.2002 tarihinde % 55, 14.6.2003 tarihinde % 50, 8.10.2003 tarihinde % 43, 15.6.2004 tarihinde % 38, 13.1.2005 tarihinde % 32 olarak tesbit edilmiştir.
Bu tesbitler karşısında yasal faiz oranlarının 19.12.1984 tarihine kadar %5, 20.12.1984- 31.12.1997 arasında %30, 1.1.998-14.12.1999 arasında %50, 15.12.1999-16.5.2002 arasında 60, 17.5.2002-13.6.2003 arasında %55, 14.6.2003-7.10.2003 arasında %50, 8.10.2003-14.6.2004 arasında %43, 15.6.2004-12.1.2005 arasında %38, 13.1.2005 - 30.4.2005 arasında %32, 1.5.2005-.31.12.2005 arasında %12, 1.1.2006 tarihinden itibaren % 9 olarak uygulanması gerekir.
Mahkemece hükme dayanak tutulan 19.12.2005 tarihli bilirkişi raporunda 17.05.2002 - 30.06.2002 tarihleri arasında yasal faiz oranı % 55 olduğu halde % 60 olarak alınarak faiz alacağının fazla olarak hesaplanmasıda kabul şekli bakımından hatalı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 6.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.