Davacı murisinden dolayı ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, 4.2.2005 tarihinde bekar olarak vefat eden Bağ-Kur sigortalası H.M.G"in anne ve babası olan davacılara ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değiştirilen 45/D maddesinde, bu kanun ile diğer Sosyal Güvenlik Kanunlar kapsamında çalışmayan, bu Kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan anne ve babaya aylık bağlanabileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece davacı anne ve babanın bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışıp çalışmadıkları ve geliri veya aylık alıp almadıkları yöntemince araştırılmadan hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu yön açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 6.7.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa"nın 41.maddesinde yer alan " üç tam yıl" ibaresini "beş tam yıl" olarak değiştiren 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 19.maddesi Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile 8.8.2001 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 24.7.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa"nın 21.maddesi ile 1479 sayılı Yasa"nın 41.maddesi 2.kez düzenlenerek ölüm aylığına hak kazanabilmek için "5 tam yıl" sigorta primi ödemek koşulu yeniden metinde yer almış, bu madde 8.8.2001 tarihinden itiraber geçerli olmak üzere 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4956 sayılı Yasa"nın 57/a maddesinde bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek maddeler tek tek sayılmış, 57/b maddesinde ise diğer hükümlerin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. 1479 sayılı Yasanın 41.maddesini değiştiren 4956 sayılı Yasa"nın 21.maddesi bu şekilde 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de; 41.maddenin ilk fıkrasının yürürlüğü ile ilgili 4956 sayılı Yasa"nın 57/b maddesi Anayasa Mahkemesinin 24.6.2004 gün ve 2004/18 Esas, 2004/89 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş, karar 23.11.2004 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve altı ay sonra 24.5.2005 tarihinde yürürlüğe girmişse de Yasa koyucu tarafından bugünekadar 1479 sayılı Yasa"nın 41.maddesinde değişiklik yapan 4956 sayılı Yasa"nın 21.maddesinin hangi tarihte yürürlüğe gireceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus yürürlük maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilen 4956 sayılı Yasanın 21.maddesinin yürürlükte olup olmadığıdır.
Bir kanunun yürürlüğe girmesi;
1-Kanunların, yayımlandıkları tarihten başlayarak yürürlüğe girebilmeleri için bu konuda açık bir kural olması gerekir. Kanunların sondan bir önceki "yürürlüğe giriş maddesinde kullanılan formül, "bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer" biçimindedir.
2-Kanunun yürürlüğe gireceği günü, kanun koyucu kesin bir tarih saptayarak belirtebilir.
3-Resmi Gazete"de yayımlanan kanun metninde, yürürlük tarihi belirtilmemişse, 23 Mayıs 1928 tarih ve 1322 sayılı "Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkındaki Kanun"a göre (m.3) kanun, yayımlanmayı izleyen günün başlangıcından hesaplanmak üzere, kırbeşinci günün sonunda yürürlüğe girer. Resmi Gazete"nin bir sayısına sığmayan kanunların yayımlanması, Resmi Gazete"nin dört sayısında tamamlanır ve yürürlük tarihinin hesaplanması da dördüncü günü izleyen günden başlar.
Olayımızda 4956 sayılı Yasa"nın 21.maddesinin yürürlüğe giriş tarihini belirleyen 57/b maddesi iptal edildiğine göre bu madde yürürlük maddesi bulunmadığından 1322 sayılı Yasa"nın 3.maddesi gereğince 2.8.2003 yayım tarihini izleyen günün başlangıcından hesaplanmak üzere kırbeşince günün sonu olan 17.9.2003 tarihinde kendiliğinden yürürlüğe girmiş sayılacaktır.
Somut olayda davacıların murisi 4.2.2005 tarihinde ölmüş, davacı hak sahipleri 13.12.2005 tarihinde ölüm aylığı bağlanması için müracaatta bulunmuş olup ölüm tarihinde henüz Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yürürlüğe girmediğinden, hak sahibi davacıların aylık tahsisi talep tarihi olan 13.12.2005 tarihinde de anılan madde kendiliğinden 17.9.2003 tarihi itibariyle yürülüğe girmiş sayılacağından ölüm aylığı bağlanması "5 tam yıl" koşuluna bağlı olup murisin askerlik borçlanması ile birlikte 3 yıl 17 günlük hizmeti bulunduğundan davacılar ölüm aylığına hak kazanamamışlardır. Davacılar 1479 sayılı Yasanın 45/D maddesindeki şartları taşısalar dahi kendilerine ölüm aylığı bağlanması mümkün değildir. Mahkeme kararı bu gerekçe ile bozulmalıdır. Bu nedenle Sayın çoğunluğun hak sahibi davacıların 1479 sayılı Yasa"nın 45/D maddesi şartlarını taşıyıp taşımadıkları konusunda araştırma yapılması yönündeki bozma kararına katılamıyorum.