Davacılar murisinin iş kazası  sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının tüm  davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin uğramış oldukları ve ilk davada hüküm dışı kalmış bakiye maddi zararları ile manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dava hukuksal niteliği itibariyle sigortaca karşılanmayan zararın tazmini isteğine ilişkin olup, mahkemenini kısmi davada kararı verdiği tarihten sonra sigorta tahsisleri peşin değerinde  aylık bağlama katsayısında artış olup diğer yandan zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan hak sahiplerinin ve sigortalının tazminatının hesabında hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretin esas alınması zorunludur. Öte yandan, asgari ücret kamu düzenine yönelik olduğundan, hakim bu hususu resen nazara almakla yükümlüdür. Oysa, mahkemece yeniden hesap raporu alınmadan, kesinleşen dosyada esas alınan hesap raporundaki (ve Dairemizin kısmi davaya ilişkin E:2005/7490, K:2005/7661 sayılı ilamındaki) davacı yönünden ek dava konusu yapılan miktara hükmedilmiştir. Yapılacak iş, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretteki artış miktarı nazara alınarak yeniden hak sahiplerinin tazminatını belirlemek ve belirlenen bu zarardan  4447 sayılı yasanın ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanarak kurumca bildirilen peşin sermaye değeri indirilmek ve kesinleşen dosyadaki hesap raporunda (ve Dairemizin kısmi davaya ilişkin E:2005/7490, K:2005/7661 sayılı ilamında) belirlenen ve ek dava konusu yapılan miktarı geçmemek üzere karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.