Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan H.B.,M.P. ve Y. K. Koop. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle, olayın oluş şekline müterafık kusur oranlarına, davacıların duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna 26.6.1996 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşullara somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı uygun olup davalıların kusur oranının dağılımına ve manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile manevi tazminatla ilgili hükmün onanmasına,
2- Maddi tazminata ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, davacıların yakınlarının ölümü ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki belgelerden sigortalının 16.1.1999 tarihinde davalı Kooperatife ait inşaat işyerinde inşaatın ikinci katında merdiven altı direklerini çakarken asansör boşluğundan zemine düşüp öldüğü anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir.
Diğer yandan, dava nitelikçe S.S.K tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkin olup, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımdan davanın niteliği gözetilerek öncelikle olayın S.S.K’ca iş kazası sayılıp sayılmadığı, S.S.K’ca iş kazası sayılmışsa hak sahiplerine gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin hesaplanan tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise hak sahibine gelir bağlanması için S.S.K’ Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk vardır. Başka bir anlatımla, hak sahibine S.S.K."ca gelir bağlanmaması halinde hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin, öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı giderek hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olamayacağı açık seçiktir.
Bu nedenle, yapılacak iş öncelikle hak sahiplerine iş kazasının S.S.K."na ihbar edip olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmesi halinde gelir bağlanması için müracaatta bulunmak, olayın iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde işvereni ve S.S.K. nu hasım göstermek suretiyle tesbit davası açmak olayın iş kazası olarak kabul edilmesi ancak aylık bağlanmaması halinde S.S.K."na karşı gelir bağlanması için dava açmak konusunda önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların maddi tazminata yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.