11. Hukuk Dairesi 2014/13992 E. , 2014/20286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/03/2014 tarih ve 2012/395-2014/100 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin 26/01/2012 tarihinde İstanbul Aktarmalı olarak Almanya"ya gitmek üzere uçak bileti satın aldıklarını, havaalanında banko elamanınca uçuşun henüz açık olmadığı, beklemek gerektiğinin bildirildiğini, uçuş saati yaklaştığında halen uçuşun açılmadığının söylendiğini, aynı uçağı bekleyen yaklaşık 6 kişinin işlemleri yapılarak uçağa alındığı halde müvekkillerinin ve 2 kişinin kaldığını, uçak dolduğundan isterlerse ertesi gün sabah uçabileceklerinin bildirildiğini, bu şekilde müvekkillerinin Almanya"ya gidemediklerini, vize 2 günlük olduğundan başka bir uçakla gitme şanslarının da olmadığı, tekerlekli sandalyeye bağlı davacı ..."un yaşadığı mağduriyetin aşikar olduğunu ileri sürerek, yapılan masraflar, harcanan zaman ve emek nedeniyle toplam 4.963,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sektör uygulanmasından kaynaklanan olayda davacılarca otel, servis hizmeti ile rezervasyon değişikliği tekliflerinin kabul edilmediğini, yaşanan olayın havacılık sektörünün doğası gereği olduğunu, uçak biletlerinin mil ile alınıp açık bilet olduğunu ve her zaman kullanılabileceğini, talep edilen zararların tazmininin konvansiyonda öngörülmediğini, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamında, bilirkişi raporunun dosya kapsamına, sunulan delillere, yasal düzenlemelere uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.189,25 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, 1.500,00 TL mahrum kalınan kâr ile ilgili talep atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1 - HUMK’nın 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2 ncü maddesi hükmüne göre miktar veya değeri 1.000 TL. sını geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 21.7.2004 hüküm tarihi itibariyle kesin olup, anılan miktar 01.01.2014 tarihi itibariyle 1.890 TL’na çıkarılmıştır.Somut olayda, mahkemece 04.03.2014 tarihinde kısmen kabul kararı verilerek, 1.189 TL’nın hüküm alınmasına karar verilmiş olup söz konusu miktarın, hüküm tarihi itibariyle, yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca, temyiz sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, kararın temyizi kabil olmayıp, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2 – Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, havayolu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin İstanbul Aktarmalı olarak Almanya"ya gitmek üzere uçak bileti satın aldıklarını, aynı uçağı bekleyen yaklaşık 6 kişinin işlemleri yapılarak uçağa alındığı halde müvekkillerinin ve 2 kişinin kaldığını, uçak dolduğundan isterlerse ertesi gün sabah uçabileceklerinin bildirildiğini, bu şekilde müvekkillerinin Almanya"ya gidemediklerini, tekerlekli sandalyeye bağlı davacı ..."un yaşadığı mağduriyetin aşikar olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, şartları oluşmadığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili, davalının “overbook” uygulaması nedeniyle müvekkillerinin uçağa alınmadığını, bu nedenle bir süre havalimanında bekledikten sonra evlerine döndüklerini, davacılardan ...’un tekerlekli sandalye ile hareket edebildiğini bildirerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacıların, davalının fazladan bilet satması nedeniyle uçağa alınmadıkları hususu dosya kapsamı itibari ile çekişmesizdir. Somut olayda, üzerinde durulup, tartışılması gereken husus, davalı havayolu şirketinin fazla bilet satışı nedeniyle uçağa alınmayan yolcuların manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacakları üzerinde toplanmaktadır.
Havayolu şirketlerinin maliyeti azaltmak ve kar elde edebilmek amacı ile istatistik yardımı ile yaptıkları hesaplamalar ışığında, bilet alıp uçağa binmeyen yolcuların oranı dikkate alınmak suretiyle fazladan bilet satışı yaptıkları, bu doğrultuda zaman zaman fazladan satılan biletler nedeniyle bazı yolcu ya da yolcuların uçakta yer kalmaması sebebiyle uçağa alınamadıkları bilinen bir olgudur. Uygulamada “overbooking” adı verilen fazladan satış nedeniyle, uçağa alınmayan bazı yolcuların mağduriyeti gündeme gelebilmekte, bu mağduriyet manevi zarar boyutuna ulaşabilmekte ve bunun sonucunda manevi tazminata hükmedilmesi gündeme gelebilmektedir.
Manevi zarar, kişinin duygusal dengesini bozan, yaşama sevincini, yaşama keyfini azaltan, panik, korku, dehşet, yas, öfke, iğrenme, elem, küçük düşme, utanç duyma, moralsizlik, tedirginlik, ümitsizlik, yalnızlık hissi, aşağılık hissi, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular, sarsıntılar veya fiziksel acılar olarak tanımlanabilir (Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Manevi Tazminat, , İstanbul 2008, s. 184 vd.)
Somut olayda, önceden alınan havayolu yolcu taşıma biletleri kapsamında, davacılar gerekli hazırlıkları yapmak suretiyle ... Havalimanına gitmişler ancak davalının yaptığı fazla bilet satışı nedeniyle yolculuk yapmaksızın havalimanından ayrılmak durumunda kalmışlardır. Her ne kadar davalı tarafça, “overbooking” işleminin olağan bir uygulama olduğu savunmasında bulunulmuşsa da, bir takım işlem ve uygulamaların zaman içinde olağan hale gelmesi, o işlem ve uygulamanın doğru olduğu anlamına gelmeyeceği gibi kişiler üzerindeki olumsuz etkinin de ortadan kalkmasını gerektirmez. Bu hali ile yukarıda yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, yolcu adaylarının üzerlerine düşen tüm edim ve özeni yerine getirmelerine karşın uçağa alınmamaları olgusu, başlı başına manevi zarara neden olabileceği gibi söz konusu uygulama, uçağa alınan ve alınmayan kişiler arasında ayrımcılığa yol açabilen ve Anayasa ile korunan eşitlik ilkesini zedeleyici bir potansiyel taşımaktadır.
Kaldı ki, davalı basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olup, havayolu taşımacılığı, başlı başına özel bir izni gerektiren, kendine has mevzuatı ve genişletilmiş sorumlulukları olan bir ticari faaliyettir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ışığında, davacıların salt “overbooking” uygulaması nedeniyle uçağa alınmamak suretiyle manevi zararlarının oluştuğu göz önüne alınmak ve gerekirse davalı kurumun yapmış olduğu konaklama, bir sonraki uçuşta yer temini gibi teklifler de değerlendirilmek suretiyle davacılar yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde, şartları oluşmadığından bahisle ret hükmü kurulması doğru görülmemiş, hükmün davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:,Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin HUMK"nın 432/4 ncü maddesi hükmü uyarınca REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, temyiz harcı davalıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.