Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6876
Karar No: 2010/10599
Karar Tarihi: 19.10.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/6876 Esas 2010/10599 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/6876 E.  ,  2010/10599 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/12/2008
    NUMARASI : 2004/319-2008/431

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları M. D.285 ve 296 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalı oğulları ve torunu tarafından kurulan diğer davalı şirkete satış suretiyle muvazalı temlik ettiğini ileri sürerek satışın iptali isteğinde bulunmuşlar, yargılama aşamasında istekleri miras payları oranında iptal tescil olarak ıslah etmişlerdir.
    Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, kooperatif tarafından bedeli ödenmek suretiyle taşınmazların satın alındığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temliki işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.10.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vd. vekili Avukat S.S. K. ile temyiz edilen vd. Vekili Avukat M. A. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı satış işleminin iptali isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davacıların payı oranında davanın kabulü ile iptal ve tescile karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kayden davacılar ile kooperatif ortaklarının miras bırakanları MT’e ait çekişme konusu 285 ve 296 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 18.11.1997 tarihinde davalı kooperatife satış suretiyle temlik ettiği ve daha sonra imar uygulamasına tabi tutuldukları ve yeni oluşan imar parsellerinin bir kısmının müstakilen davalı kooperatife özgülendiği, bir bölümünde de dava dışı kişiler ile davalı kooperatifin paydaş kılındığı anlaşılmaktadır.
    Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu pay temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek “… gayrimenkulleri kapsayan satışın butlanına (satış işleminin iptaline)…” denilmek suretiyle talepte bulunmuşlardır.
    Dava açılırken, miras bırakanın eşi olan Z.sağ olduğu ve yargılama sırasında öldüğü sabittir.Her nekadar davalı kooperatif ortakları ile davacıların annesi ve babaannesi olan Z.bir davası yok ise de iddianın ileri sürülüş biçiminden ve özellikle yukarıda belirtilen talep şekli itibariyle isteğin tüm tereke adına bir başka ifade ile tüm mirasçılar adına olduğu görülmektedir.Davanın subut bulduğu saptandığı takdirde anne sağ olsa idi ona pay verileceği, oysa annenin dava sırasında ölümü sebebiyle ondan gelecek paylarda tüm mirasçıların miras payları oranında hak sahibi olmaları gerekeceğinde kuşku yoktur.Esasen mahkemece de bu olgu benimsenip bu şekilde değerlendirilerek anneden davacılara intikal eden miras paylarının da karar altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ayrıca istek satışın iptali şeklinde olduğuna göre tüm terekeyi ve tüm mirasçıları kapsadığından ayrıca ıslaha gerek kalmaksızın anılan hususun mahkemece re’sen gözetilmesi gerekeceği gözetildiğinde davacıların ayrıca anneden gelen haklarını ıslah dilekçesi ile dava konusu yapmalarına da gerek bulunmamaktadır.Öyleyse bu talebide ıslah olarak değerlendirmek mümkün değildir.Mahkemenin bu yöndeki görüşünde de bir isabetsizlik yoktur.
    Ne varki, davada satışın iptali bir başka ifade ile tapu kaydının iptali istenilmiş ve fakat tescil isteğinde bulunulmamıştır.
    Hemen belirtilmelidir ,açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
    Yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde davacı tarafa tescil bakımından dava açma konusunda olanak tanınması ve açıldığı takdirde eldeki bu dava ile birleştirilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilmek suretiyle neticeye gidilmiş olması doğru değildir.
    Kabule göre de, mahkemece kabul kapsamına alınan paylar yönünden hüküm kurulduğuna göre bu paylara tekabül eden dava değeri üzerinden davalı tarafın harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması icap ederken taşınmazların tüm değeri üzerinden avukatlık ücreti ve harcın karar altına alınmış olması da doğru değildir.
    Öyleyse davalı tarafın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esası bakımından şimdilik inceleme yapılmasına yer olmadığına, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geeri verilmesine, 19.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi