3. Hukuk Dairesi 2013/1867 E. , 2013/4270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : IĞDIR SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davalının .... ... Müdürlüğü nezdinde görev yaparken 2005-2009 yılları arasında ücret ve maaşlarına ait gelir vergisinin yanlış heseplanması nedeniyle eksik gelir vergisi tahakkuk ettirilerek davalıya fazla ödeme yapıldığını, bu hususun Iğdır Defterdarlığı Muhasebe Denetmenliğinin raporuyla da sabit olduğu ileri sürülerek davalıya yersiz olarak fazla ödenen 1.950,45 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.887,86 TL"nin davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; davalıya çıkartılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye parçasının incelenmesinde, “tevziat esnasında adres kapalı olduğundan evrak muhtara teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı en yakın komşusu. .... haber verildi” şeklinde tebligat yapıldığı görülmüştür. Sözkonusu tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21 ve Tebligat Tüzüğünün 28.maddesine aykırıdır. Zira, muhatabın evde bulunmama sebebi yazılmadığı gibi komşusunun imzasının alınmadığı, imzadan imtina edip etmediği de yazılmadığından tebligat usulsüzdür.
6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.
Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.
Somut olayda; yukarıda açıklandığı şekilde davalıya dava dilekçesi ekli duruşma günü bildirir davetiyenin tebliği usulsüz olup, dava davalının yokluğunda sonuçlandırılmıştır.
Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, eş anlatımca; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36.maddesi ile HUMK’nun 73, 6100 sayılı HMK 27 ve A.İ.H. Sözleşmesinin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı"nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof. Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).
Davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmadığı üzerinde durulmadan ve buna göre taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.