Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10068
Karar No: 2015/636
Karar Tarihi: 17.02.2015

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/10068 Esas 2015/636 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/10068 E.  ,  2015/636 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili ve ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Kadastro sırasında, ... Köyü 144 ada 1 parsel sayılı 15863,67 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Mayıs 1952 tarih 72 sıra nolu tapu kaydı nedeni ve tarla niteliği ile davalı gerçek kişiler adlarına tesbit edilmiştir.
    Davacı Hazine, taşınmazın taşlık ve çalılık devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
    İhbar olunan ... Genel Müdürlüğü 19/04/2011 tarihli dilekçesinde 144 ada 1 nolu parselin ... dışında ziraat arazisi içinde kaldığı görülerek komisyonca ... sayılmaması kanaati oluştuğundan davanın ... yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine; 144 ada 1 nolu parselin tesbit gibi 3 hisse kabul edilerek 1"er hisse oranında davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından esasa; ... Yönetimi vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1968 yılında kesinleşen ... kadastrosu, 1980 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 26.02.2010- 29.03.2010 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu bulunmaktadır.
    1) ... Yönetiminin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları bakımından;
    ... Yönetimi, davayı takip ettikleri halde, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı iddiasıyla hükmü temyiz etmektedir. Yönetim, taşınmazın ... olduğu iddiasıyla bir dava açmadığı gibi, açılmış davaya harçlı katılımı da bulunmamaktadır; aksine, Hazine ile gerçek kişiler arasındaki davada, mahkemece davaya dahil edildikten sonra verdiği cevap dilekçesi ile taşınmazın ... olmadığını, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece davaya dahil edilmiş olmak ... Yönetimine taraf sıfatı kazandırmaz, taraf olmayanın da hükmü temyiz etme hakkı bulunmamaktadır; bu nedenle, yönetimin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
    2) Davacı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, taşınmazın ... olmadığı ve kadastro tespitine esas alınan tescil kararı ile oluşmuş tapu kaydının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen hüküm dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Şöyle ki; öncelikle, Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile dava açmış, temyiz dilekçesinde de bu kavramı daha da daraltıp somutlaştırarak ... içi açıklığı olduğunu vurgulamıştır. Her ne kadar davalı ... Yönetimi cevap dilekçesiyle taşınmazın ... sınırı dışında olduğu ve davanın reddi gerektiği yönünde görüş bildirmiş ise de yalnızca ... tahdidi dışında kalma durumu Hazinenin davasının reddini gerektirmez. Ormanların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı ... Genel Müdürlüğüne ait olduğuna göre; Hazine, ... Yönetiminden bağımsız olarak, her zaman ... niteliğindeki taşınmazlar hakkında dava açabilir.
    Kadastro sırasında, 15863,67 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Mayıs 1952 tarih 72 nolu, 15925 m2 yüzölçümlü tapu kaydı ile palamutlu tarla niteliğiyle paylı olarak davalılar miras bırakanı ... ... ve arkadaşları adına tesbit ve tescil edilmiş, tespite esas alınan tapu kaydı, ... ... tarafından
    hasımsız açılan dava sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 162/156 sayılı kararıyla oluşturulmuştur.
    Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, taşınmazın 1969 yılında P.22 numaralı iç parsel olarak tahdit dışında bırakıldığı ve ... sayılmayan yer olduğu bildirilmişse de; dört tarafı ormanla çevrili, 1963 tarihli memleket haritasında çalılık niteliğinde, eğimi %10 ilâ 40 arasında değişen, üzerinde 2-3 yaşlarında zeytin olan taşınmazın, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşıt kavramına göre ... sayılan yerlerden ve ... bütünlüğü içinde olduğu, Hukuk Genel Kurulunun 29/01/2014 gün ve 2013/468-2014/51 sayılı kararında da benimsendiği gibi bu tür taşınmazlar hakkında hasımsız tescil kararı ile oluşturulan tapu kayıtlarının, taraf olmayan Hazine ve ... Yönetimini bağlamayacağı gözönüne alındığında Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerekir.
    SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, ... Yönetiminin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
    2) İkinci bentte açıklanan nedenlerle Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/02/2015 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
    (Karşı Oy)

    K A R Ş I O Y Y A Z I S I
    Temyiz incelemesine konu dava, 2010 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastrosu sırasında tapu kaydına istinaden davalılar adına tespit gören ... ili, ... İlçesi ... Köyü 144 Ada 1 parselde kain 15.863,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydının iptaline yöneliktir.
    Davacı Hazine dava konusu yerin taşlık ve çalılık olduğundan bahisle özel mülkiyete konu olamayacağını iddia etmekte ise de bu taşınmaz, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.1952 tarihli ilamına istinaden oluşan palamutlu tarla niteliğindeki tapu kaydının uygulanması ile kişi adına tespit gören bir kadastro parselidir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1969 yılında yapılan ... tahdidi ve 1980 yılında yapılan aplikasyon sırasında da kişilerin tapu ve zilyetliklerine istinaden iki kez ... içi tarım arazisi olarak ... tahdidi dışında bırakılmıştır.
    Davaya dâhil edilen ... İdaresi vekili dahi 19.04.2011 tarihli cevap dilekçesinde dava konusu yerin 1969 yılında yapılan ... tahdidi ve 1980 yılında yapılan aplikasyon ile ... dışında kalan tarım arazisi olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
    Yapılan keşifte ziraatçı bilirkişi taşınmazın bir kısmını sürülmüş bir kısmının sürülmemiş kalan kısmın da ekili ve ... halde bulunduğunu belirtmiştir.
    Keşifte taşınmaz başında dinlenen mahalli bilirkişi, tutanak mümzileri ve tanıklar taşınmazın davalılar ve murisleri tarafından kullanıldığını, etrafının ... haline geldiğini ve içinden kadastrol yol geçtiğini beyan etmişlerdir.
    Sayın çoğunlukça hasımsız tescil davası ile oluşan tapu kayıtlarının hazine ve ... yönetimini bağlamayacağı şeklinde kabulü kanaatimizce hukukun temel prensiplerine uygun değildir.
    Medeni Kanun 1926 yılında İsviçre Medeni Kanunundan tercüme edilerek yürürlüğe girmiştir. 09.03.1954 tarih ve 6333 sayılı Kanun ile bir kısım hükümleri yürürlükten kaldırılmış veya değiştirilmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.1952 tarihli ilamının kesinleşip tapu kaydına tescil yapıldığı dönemde Medeni Kanun’un 17.2.1926 tarih ve 743 sayılı Kanun hükmü ile getirilen ilk hali yürürlükte olup olağanüstü zaman aşımını düzenleyen hükmü aşağıdaki şekildedir.
    “Madde 639 Fevkalade müruru zaman:
    Tapu sicilinde mukayyet olmayan bir gayrimenkulü nizasız ve fasılasız yirmi sene müddetle ve malik sıfatı ile yedinde bulundurmuş olan kimse o gayrimenkulün kendi mülkü olmak üzere tescili talebinde bulunabilir.
    Tapu sicilinden maliki kim olduğu anlaşılamayan veya yirmi sene evvel vefat etmiş yahut gaipliğine hüküm verilmiş bir kimsenin uhdesinde mukayyet olan bir gayrimenkulü aynı şerait altında yedinde bulunduran kimse dahi o gayrimenkulün, mülkü olmak üzere tescilini talep edebilir. Tescil ancak hâkimin emriyle olur.”
    Kanun metninden anlaşılacağı üzere tescil davaları bu dönemde mevzuatta nizasız kaza olarak düzenlenmiştir.
    Her dava görüldüğü tarihteki usule göre sonuçlandırılır. Aksi halin kabulü, taraflara mevzuatta olabilecek değişiklikleri öngörerek taraf teşkili sağlama ve davalarını yürütme zorunluluğu getirilmek anlamına gelecektir ki böyle bir şey hukukun temel prensiplerine aykırıdır. Nitekim 1946/2, 1947 /8 Esas ve 1948/9 tarih ve 01.12.1948 tarihli içtihadı birleştirme kararında “Tescil davalarında ne hasım gösterilmesi ve ne de duyurunun yapılması yasal koşul değildir” şeklinde karar verilmiştir. Bu içtihadı birleştirme kararı da kanun hükmünde olup medeni kanunda 09.03.1954 tarih ve 6333 sayılı Kanunla yapılan ve tescili davalarını nizasız kaza olmaktan çıkaran kanun değişikliğine kadar bağlayıcıdır.
    Sayın çoğunluğun dava konusu parselin ... içi açıklık olduğu gerekçesiyle ... olarak tescil edilmesi yönündeki bozma görüşüne katılamıyorum. Zira mahkemece dava konusu parselin durum ve konumu, yapılan keşif, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ve bilirkişi raporları incelenerek teker teker değerlendirilmiş ve hakkında ret kararı verilen parselin memleket haritalarında ... olmayan açıklık alanda bulunduğu bilirkişi incelemesi sonucu bu yerlerin kadim kültür arazisi olduğu belirlenmiş, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla da bu husus sabit olmuştur.
    ... arazisi içerisinde ancak kültür arazisi olmayan açıklıklar ... içi açıklıktır. 6831 Sayılı ... Kanunun uygulanmasını göstermek amacıyla çıkarılan ... Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesinde devlet ormanı olarak sınırlandırılacak yerler belirlenirken a bendinde ... içi açıklık tanımlanmıştır. Buna göre, ... içindeki kültür arazileri dışında, 6831 sayılı Kanunun 17nci maddesinde yer alan ... içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıklar, ... içi açıklık olarak nitelenmiş ve bir yerin ... içi açıklık sayılabilmesi için kültür arazisi olmaması ön koşul olarak konulmuştur.
    Bilindiği üzere ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince mülkiyet hakkını ihlâlden sık sık mahkûm olmaktadır. Anayasanın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası anlaşma hükümlerinin esas alınması gerekir. Bu bağlamda uygulamakla yükümlü olduğumuz AİHS’nin 1 nolu Protokolünün 1 Maddesine göre “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.” Bu ilke gözetilmeksizin, yönetmelikteki sınırlandırmaya da bakılmaksızın 17/2. maddede belirtilen ... içi açıklığın kişilerin kadim tarım arazilerini kapsayacak şekilde geniş olarak yorumlanması, evrensel hukuk ilkelerine uygun değildir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, bir bütün halinde kadimden beri ... olmadığı anlaşılan bu yerin, ... içi açıklık haline geldiğinin kabulü hem mülkiyet hakkının özüne dokunur nitelikte hem de döneminin cari mevzuatına uygun verilmiş kararının yok sayılması nedeniyle hukuki güvenlik ilkesini zedeleyecektir.
    İncelenen dosya kapsamı, kararın dayandığı gerekçe, yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma neticesi, Mahkemece, verilen kararın ONANMASI gerektiği kanaatinde olduğumdan, hükmün BOZULMASI şeklindeki sayın çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi