Davacı, 01.09.2003 tarihinden itibaren emeklilik maaaşı tahsisine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 01.04.1991-14.06.1991 tarihleri arasındaki 30 günlük zorunlu S.S.K. sigortalılığının iptali ile 01.05.1989-30.11.1996 tarihleri arasındaki S.S.K. isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun ve şartları oluştuğundan 13.08.2003 tarihli başvurusuna göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.
Mahkeme, yetersiz bilirkişi raporunu esas alarak davacının zorunlu S.S.K. çalışmaları dışındaki isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin geçerli olduğuna ve koşulları oluştuğundan 01.09.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar vermiştir.
Davacının zorunlu sigortalılığının 20.06.1978 tarihinde başladığı, 20.06.1978 ile 30.09.2000 tarihleri arasında fasılalı çalışmalarının bulunduğu, isteğe bağlı sigortalılığının ise 01.05.1989 tarihinde başlatıldığı, 01.05.1989 -31.10.1989 tarihleri arasındaki 6 aylık isteğe bağlı primlerini süresinde ödediği, 01.11.1989 tarihinden sonra prim ödemelerinin bulunmadığı, bu arada 01.04.1991 ile 14.06.1991 tarihleri arasında 30 günlük zorunlu sigortalı çalışmasının mevcut olduğu, 4247 sayılı Yasadan yararlanılarak 19.06.1997 tarihli taahhütname ile 1989/11. ay- 1996/11. ay arası isteğe bağlı sigorta primlerini 20 aylık taksit halinde ödediği, Kurumun bu ödemelerden zorunlu S.S.K. çalışmasının başladığı 01.04.1991 tarihine kadar olan dönemi (01.05.1989-30.03.1991) geçerli saydığı, 506 sayılı Yasanın 85. maddesindeki koşulları dikkate alarak sigortalı çalışmanın başladığı tarihten sonraki dönemi iptal ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 85. maddesinde; isteğe bağlı sigortalılığın yazılı talep ile başlayacağı, sigortalılık devam ederken başka bir Sosyal Güvenlik Kuruluşuna tabi olarak çalışmamak gerektiği, çalışmaya başlanılması halinde isteğe bağlı sigortalılığın sona ereceği, belirtilmiştir. Somut olayda; 01.05.1989 tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilen davacının 01.04.1991 tarihinde başlayan ve kuruma bildirilen çalışmaları sebebiyle bu tarihte isteğe bağlı sigortalılık koşullarını yitirdiği açıktır. Zorunlu sigortalı çalışmalarının sona erdiği tarihten itibaren yeniden isteğe bağlı sigortalı olmak için yazılı başvuruda bulunmadığı gibi 15.06.1991-30.11.1996 döneminde düzenli prim ödemek suretiyle isteğe bağlı sigortalılığı devam ettirme iradesini de ortaya koymamıştır. Davacının isteğe bağlı sigortalılığın yasal olarak sona erdiği ve sigortalılık koşullarını taşımadığı 15.06.1991 tarihinden sonraki dönem için 4247 sayılı Yasadan yararlanması mümkün bulunmadığı gibi, Kurumun hatalı işlemleri ile geriye yönelik olarak primleri tahsil etmesinin de sigortalı olmadığı süreler yönünden davacı yararına kazanılmış hak yaratmayacağı ortadadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2002/21-1062 Esas, 2002/1098 Karar ve 25.12.2002 günlü kararında da bu husus açıkça belirtilmiştir.
Öte yandan, davacının 01.04.1991-14.06.1991 tarihleri arasındaki çalışmaların fiili olmadığına ve işveren tarafından çalışma olmadan kuruma bildirildiğine yönelik iddialarının da, çalışma olmadan kuruma bildirim yapılmasının inandırıcı olmaması, zorunlu sigortalılığı iptal ettirerek isteğe bağlı sigortalılığa geçerlilik tanımaya yönelik bulunması, 506 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince de sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağının ve vazgeçilemeyeceğinin öngörülmemiş bulunması dikkate alındığında doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş; davacının isteğe bağlı ve zorunlu sigortalı olduğu süreleri belirleyerek yaşlılık aylığı koşullarını yeniden değerlendirilip çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurumun yaşlılık aylığına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 09.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.