20. Hukuk Dairesi 2014/8245 E. , 2015/688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, ... niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, taşınmazın bir bölümünün babasına ait ... bahçesi iken 5 yıl önce kendisine verildiğini, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının lehine oluştuğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, Yeniköy aleyhine açılan davanın husumetten reddine, Hazine ve ... Yönetimi aleyhine açılan davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın 5122,87 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı ... tapuya tesciline karar verilmiş, Hazine ve ... Yönetimi tarafından temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/03/2012 tarih ve 2012/3399 - 4608 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde ormanların, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğunun belirtildiği, bu nedenle özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de ... kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, davacının zilyetliğe dayanarak dava açtığı gözetilerek davasının reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 10/04/2014 tarih 2013/5563 - 2014/4345 sayılı kararı ile ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Her ne kadar mahkemece, Dairenin bozma kararına uyularak davanın reddi yolunda hüküm kurulmuşsa da bu karar yerinde değildir. Şöyle ki; Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih ve 2012/108 Esas - 2013/64 Karar sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı ... Kanununun, 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı ... Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımından itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve mahkemenin ret karından sonra 26 /2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 1/3/2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı
tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı ... Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “... kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. ... kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir. Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu ... olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davanın kabulü ile ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 1 nolu parsel içerisinde bulunan, 03/02/2011 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile kırmızı renk ile gösterilen 5122,87 m2"lik kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile bu kısmın yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle ... bahçesi olarak davacı ... tapuya tesciline, davalı ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel ... olarak sınırlandırılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman ... bilirkişi kurulu raporuna göre, (A) harfi ile gösterilen taşınmazın ... sayılmayan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde yazılı zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği saptanarak taşınmazın tarım arazisi niteliğiyle davacı ... tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, ... Yönetimi ve Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden ... Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 18.02.2015 günü oy birliğiyle karar verildi.