3. Hukuk Dairesi 2020/6150 E. , 2021/7191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, menfi tespit ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 02/07/2008 tarihli konut satış sözleşmesi ile davalı şirketten proje bazında konut satın aldığını, konut için 17/07/2008 tarihinde Japon Yeni üzerinden davalı bankadan kredi kullandığını, 28/04/2011 tarihinde kredi için TL bazında yeni bir ödeme planı belirlendiğini, ancak taşınmazın vaadedilen 2009 yılı sonunda teslim edilmediğini, bankanın aracı olduğu 15/03/2011 tarihli protokol ile taşınmazın teslimi için 31/12/2012 tarihine kadar ek süre verildiğini, buna rağmen teslimin gerçekleşmediğini, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun krediyi belirli bir konutun satın alınması ya da satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde tüketiciye karşı kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek; kredi taksitlerinin ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, davalı bankaya ödenen 331.227,22 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 11/03/2014 tarihinde taleplerini ıslah ederek, 02/07/2008 tarihli konut satış sözleşmesinin feshine, davacının kullandığı bağlı kredi ile ilgili ödenmemiş taksitlerden borçlu olmadığının tespitine ve dava tarihine kadar bankaya ödenmiş 331.227,22 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı banka; davacının diğer davalı ile akdettiği 02/07/2008 tarihli konut satış sözleşmesine taraf olmayan banka aleyhine husumet yöneltme hakkı olmadığını, davacıya karşı taşınmazın tamamlanması ile ilgili üstlendiği bir sorumluluk da bulunmadığını, taşınmaz kaydına davacının bankaya olan yükümlülüklerini yerine getirmesini teminen ipotek tesis edildiğini, bu işlemin davacı tarafından kullanılan kredinin bağlı kredi olduğu yönünde delil teşkil etmediğini, konut satış ve teslimi ile ilgili hiçbir yükümlülüğü ve taahhüdü bulunmadığını belirterek; davanın husumet yokluğundan ve esas yönünden reddini istemiştir.
Davalı şirket; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, kullanılan kredinin bağlı kredi olduğunu ispat edecek herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davalı banka hakkında açılan davanın husumet nedeni ile reddine, diğer davalı yönünden taşınmazın projeye ilim ve fen kurallarına uygun bir şekilde davacıya teslim edilmesi gerektiği, davalı şirketin teslim yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle davalı şirket hakkında açılan davanın kabulüne, 31.227,22 TL"nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 15/11/2017 tarihli ve 2015/30442 E. 2017/11179 K. Sayılı kararıyla; mahkemece, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporu ile davacının davalı bankadan kullanmış olduğu konut kredisinin bağlı kredi olduğu, dava konusu taşınmazın davalıya teslim edilmemiş olmasında davalıların müteselsilen sorumlu olduklarının tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış olan 02/07/2008 tarihli "Çam Koza Residence Konut Satış Sözleşmesinin" feshine, davacının davalı bankadan kullanmış olduğu 17/07/2008 tarihli ve 3728 nolu konut kredisi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, 331.227,22 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; mahkemece bozma ilamından önce alınan 05/08/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda davacının davalı bankadan kullanmış olduğu konut kredisinin bağlı kredi olmadığı kanaati bildirilmiştir. Bozma ilamından sonra bu kez farklı bilirkişiye dosya tevdi edilmiş, 21/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalı bankadan kullanmış olduğu konut kredisinin bağlı kredi olduğu, dava konusu taşınmazın davalıya teslim edilmemiş olmasında davalıların müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiş olup, Mahkemece 21/01/2019 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur .
Buna göre, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin, hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.