3. Hukuk Dairesi 2020/6201 E. , 2021/7192 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen ek kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 09/04/2015 günü İstanbul-İzmir uçuşuna bilet aldığını ve uçuştan önce havaalanına gelerek valizlerini teslim ettiğini, ancak uçuşun davalı şirket tarafından iptal edildiğini, davalı şirketle yapılan telefon görüşmesi sonrası davacının 19.55 uçağına bilet aldığını, 19.55 uçağının da 1,5 saat rötar yaparak davacının gecikmeli olarak 22.40 civarında İzmir"e iniş yaptığını, ancak valizlerinin bu uçakta gelmediğini, ertesi gün saat 14.00 civarında geldiğini; dosyalarının bilgisayarının ve iş eşyalarının valizin içinde olması nedeniyle iş görüşmesine gidemediğini ileri sürerek; 7.000 TL manevi tazminatın davalıdan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30/03/2016 tarihinde ıslah dilekçesiyle 622 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği maddi tazminat isteminin ve manevi tazminata ilişkin fazla isteminin reddine dair karar tarafların temyizi üzerine; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 20/06/2018 tarihli ve 2016/13765 E., 2018/4635 K. Sayılı kararıyla; miktar itibariyle davalı tarafın temyiz isteminin reddine karar verildikten sonra, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştikten sonra dosyanın görevli ve yetkili Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, söz konusu karara tarafların kanun yoluna başvurmamaları sebebiyle 21/05/2019 tarihinde kesinleşme şerhi işlenmiştir.
Mahkemece, 11/06/2019 tarihli ek kararla; dosyada 17/01/2019 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, kararın 25/03/2019 tarihinde davacı vekiline, 04/05/2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için dilekçe verilmediği anlaşıldığından HMK"nın 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu"nun 17. maddesine göre; "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur veya müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır."
Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesi ise; "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiçbirinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir.
Dosyanın incelenmesinde; gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğinde, muhatabın adreste bulunmama sebebinin yazılmadığı gibi, tebliğ edilen şahsın da muhatabın daimi çalışanı olmadığının temyiz dilekçesi eki belgelerden anlaşılmış olup, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi ve Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacı vekilinin 26/07/2019 tarihli dilekçesi ile süresi içinde, HMK"nın 20. maddesine uygun olarak, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi isteminde bulunduğu kabul edilerek, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekirken, ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ek kararın HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.