22. Hukuk Dairesi 2014/36009 E. , 2016/6514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinde haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Dosyada mevcut 2012 yılına ait imzasız ücret bordrolarına göre davacıya fazla mesai tahakkuk ettirildiği, davacının sahibi olduğu banka hesabına ilişkin hesap özetlerinden bordrolarda gösterilen ücretlerin davacıya ödendiği, karara esas alınan raporda söz konusu ödemeler dikkate alınmaksızın fazla mesai alacağının hesaplandığı anlaşılmış olup, davacıya imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilerek banka aracılığı ile ödenen fazla mesai ücretlerinin hesaplanan fazla mesai alacağından mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda davacının ıslah dilekçesinin davalıya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 31.10.2014 tarihi itibariyle süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğunun anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Karara esas alınan bilirkişi raporunda giydirilmiş ücret hesaplanırken davacıya prim ödendiği kabul edilmişse de dosyada bulunan ücret bordroları ve tanık beyanları dikkate alındığında davacıya prim ödendiği hususunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken davacının giydirilmiş ücretine prim eklenerek yapılan hesaplama hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.