Davacı zorunlu SSK sigortalılığındaki çalışmalarının baskın olduğunun kabulü ile çakışan dönemlerdeki Bağ-Kur sigortalılığının ve bu döneme ilişkin Bağ-kur prim borçlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 1.8.1989 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve 22.943.YTL prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden davacının 28.8.1987 tarihinde başlayan anonim şirket kurucu ortaklığı kaydına istinaden davacı tarafından verilen 12.1.1988 tarihli bildirge üzerine davalı kurumca geriye doğru 28.8.1987 tarihinden geçerli olmak üzere Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, ihtilaflı dönemde 2.1.1984- 30.8.1987,1.8.1989-30.6.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu, sigortalı olarak çalıştığı, fırıncılık faaliyeti nedeniyle 18.2.1987-31.8.1987 ve 31.1.1988-30.6.1988 tarihleri arasında vergi kaydının, şirket ortaklığı nedeniyle 1.9.1987 tarihinde başlayıp halen devam eden oda, 28.8.1987 tarihinden başlayıp halen devam eden Ticaret Sicil Memurluğu kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, " çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı yasanın değişik 24. maddesine göre, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup sigortalılar, 24. maddenin (a) bendinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen sigortalılar; ikinci grup sigortalılar ise, b, c, d, e, f, g bentlerinde sınırlı olarak belirtilen şirket ortağı olan sigortalılardır. Hiç kuşkusuz bir kimsenin sigortalı sayılması için ön koşul, yukarıdaki bentlerin öngördüğü koşullara sahip olmak ile mümkündür. Sigortalı olma ön koşullarının (a) bendi ile diğer bentler arasında belirgin farklılıklar gösterdiği madde içeriğinden anlaşılmaktadır. Şöyle ki, 24. maddenin (a) bendi dışında kalan b, c, d, e, f, g bentlerinde belirtilen sigortalılardan sayılmak için ön koşul, b, c, d, e, f, g bentlerinde sayılan şirketlerin "ortağı" olmak yeterlidir. Başka bir anlatımla, şirket ortaklarının zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olması için 24. maddenin (a) bendinin öngördüğü koşullara sahip olmaları zorunlu değildir.
Ayrıca aynı Yasa"nın değişik 25. maddesinin (D) bendinde şirketlerle ilgisi kalmayanların çalışmalarına son verdikleri veya ilgililerin kesildiği tarihten bir önce önce sigortalıların sona ereceği hükmü öngörülmüştür. Bu nedenle Anonim şirket kurucu ortağı olarak kayıt ve tescil edilen davacının kurucu ortaklığı devam ettiği sürece Bağ-kur zorunlu sigortalılık şartlarını taşıması nedeniyle vergi kaydının 30.6.1988 tarihi itibariyle son bulması sonucu etkili değildir.
Yapılacak iş; Ticaret Sicil Memurluğu cevabı yazısıda dikkate alınarak Edirne Ticaret Sicil Memurluğundan davacının anonim şirket kurucu ortalığının devam edip etmediği, etmiyor ise hangi tarihte son bulduğu, davacının kurucu ortağı olduğu anonim şirketin feshedilip edilmediği, feshe edilmiş ise fesih tarihi sorulmak suretiyle davacının Bağ-Kur zorunlu sigortalılık şartlarını taşıyıp taşımadığını tesbit etmek, Bağ-Kur zorunlu sigortalılık şartlarını taşımadığının anlaşılması halinde şimdiki gibi istemin kabulüne karar vermektir.
Sigortalılık şartlarını taşıdığının anlaşılması halinde ise önceden başlayan Bağ-Kur sigortalılığına geçerlilik tanınarak sonuca ulaşmaktır. Ne varki 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebide gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün 2006/21-363 E. 2006/ 466 karar, 28.6.2006 gün 2006/21-485 E:, 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Davacının 1.8.1989 tarihinden sonra Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşıdığının anlaşılması halinde davacının davalı kurumdan prim ödeme cetveli getirtilmek suretiyle ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı tesbit edilmeli var ise primlerin tam olarak karşılandığı ayın sonu itibariyle sigortalılığı durdurulmalı, prim borcunun ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek davacının bu sürelere ilişkin prim borcu bulunmadığının tesbitine karar verilerek 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığa geçerlik tanımalıdır.
2- Davacının 18.2.1987-28.8.1987 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığı ve taraflar arasında bu konuda ihtilafta bulunmadığı halde mahkemece davacının 18.2.1987-28.8.1987 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.