Davacı, 3201 sayılı Yasa gereği borçlandığını ve bağlanan aylığının durdurulduğunu aylıklarının ödenmesi gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 2147 ve 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan borçlanma nedeniyle bağlanan yaşlılık aylığını durduran Kurum işleminin iptali ile aylıkların ödenmesine devam edilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme yazılı gerekçelerle istemin kabulüne karar vermiş ise de varılan sonuç doğru değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 21.06.1965-31.03.1981 tarihleri arasında yurt dışında geçen 5700 gün hizmetini 2147 sayılı Yasa"ya göre, 01.04.1981-31.12.1989 tarihleri arasında yurt dışında geçen 3150 günlük hizmetini 3201 sayılı Yasa"ya göre borçlanarak borçlanma bedelini ödediği, 25.09.1990 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebi üzerine davalı Kurumca, bu sürelere davacının 1961-1963 yılları arasında 713 günlük 2575 sayılı Askeri Fab. Tekaüt. Sandığına tabi çalışmaları da ilave edilerek 29 yıl sigortalılık süresi ve 9563 gün üzerinden 1.10.1990 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumun, davacının yaşlılık aylıklarını ödediği T.C Ziraat Bankası Keçiören Şubesinde bulunan hesabının hareket görmemesi nedeni ile yurt dışında çalışmalarının bulunup bulunmadığı konusunda araştırma başlattığı ve araştırma sonucuna kadar aylık ödemelerini durdurduğu, yapılan araştırmaya göre dava açıldıktan sonra 24.02.2004 tarihli Hollanda sigorta merciinin yazısı ile davacının 21.06.1965-17.02.2004 tarihleri arasında yurt dışında çalıştığının tesbit edilmesi üzerine davalı Kurumun Eylül 2005 tarihli yazısı ile davacının başlangıç tarihi itibariyle yaşlılık aylığını iptal edip 01.10.1990-22.10.2002 tarihleri arasında aylıkların borç kaydedilerek, davacıdan istendiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık davacının 17.02.2004 tarihine kadar devam eden yurt dışı çalışmaları nedeni ile 01.10.1990 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının ödenmesine devam edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten 3201 sayılı Yasa"dan yararlanmak suretiyle 506 sayılı Yasa"da öngörülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içinde çalışıp 506 sayılı Yasa kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşut hale getirilmiştir. Şöyle ki; 506 sayılı Yasanın 60.maddesinde öngörülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; “yaş”, “sigortalılık süresi”, “prim ödeme gün sayısı”, “işten ayrılma” ve “yazılı istekte bulunmak” koşulları 3201 sayılı Yasanın 6.maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye’de çalışanların “işten ayrılma koşulu” burada; “yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye’ye dönüş” biçiminde belirlenmiştir. Şu duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt içinde kesin çalışan sigortalılar için; aradığı; işten ayrılma koşulunu yurt dışında çalışanlar içinde yurda dönüş koşulu olarak araması ve işlemleri buna göre yürütüp tamamlaması zorunludur. 3201 sayılı Yasadan önce yürürlükte bulunan 2147 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması için yurda kesin dönüş şartı aranmamaktadır.
3201 sayılı Yasa"nın 6.maddesine göre aylık tahsisi için yurda kesin dönüş yapılması şart olduğundan, Kurumca davacıya 3201 sayılı Yasa uyarınca bağlanan yaşlılık aylığının durdurulması, giderek bağlandığı tarihten itibaren iptali işleminde bir isabetsizlik yoktur. Ancak davacının 2147 sayılı Yasa kapsamında borçlandığı gün sayısı olan 5700 günlük prim ödeme süresi ile 1961-1963 yılları arasında Türkiye’de geçen 713 günlük çalışmalarının birlikte değerlendirildiğinde 6413 gün prim ödemesinin davacının 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanması nazara alınmaksızın ve yurda kesin dönüş şartı aranmaksızın davacıya yaşlılık aylığı bağlanması için yeterli olacağı diğer yandan davacının yurtdışındaki çalışması sona erip, yurda kesin dönüş yaptığı tarihi takibeden aybaşından itibaren 3201 sayılı Yasa uyarınca yaptığı borçlanmada dikkate alınarak yaşlılık aylığının yeniden belirlenmesi gerektiği açıktır.
Yapılacak iş; Hollanda Sigorta Merciinin yazısı 24.02.2004 tarihini taşıdığından, öncelikle davalı Kurumdan davacının yurt dışındaki çalışmasının hangi tarihte sona erdiğinin Hollanda Sigorta Merciinden sorulmak suretiyle davacının yurda kesin dönüş tarihi tesbit edilerek davacıya 01.10.1990 tarihinden itibaren yurtiçi hizmetleri ve 2147 sayılı Yasa uyarınca borçlandığı süreler dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve bağlanan yaşlılık aylığının davacının yurda kesin dönüş yaptığı tarihi takibeden aybaşından itibaren 3201 sayılı Yasa"ya göre yaptığ borçlanma gözetilerek yeniden belirlenerek ödenmesi gerektiğinin tesbitine karar vermektir.
Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.