20. Hukuk Dairesi 2014/5158 E. , 2015/806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 29.03.1967 havale tarihli dava dilekçesinde, sınırlarını bildirdiği ... İlçesi, ... Köyünde bulunan taşınmazın müvekkili ve davalılar ... ve ..."nin müşterek murisleri 40 yıl evvel ölen ..."den kaldığını, 100 yılı geçkindir malik sıfatıyla zilyet olduklarını, davalılardan ..."in ise taşınmaz üzerindeki palamut ağaçlarının murisinden kaldığı iddiası ile Asliye Hukuk Mahkemesine başvurmasıyla başlayan müdahalesinin olduğunu ileri sürerek, taşınmazın müvekkili ... ve diğer davalılar ... ve ... adına veraset ilâmı gereğince tescili ile ..."in müdahalesinin men"ine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
...lı ... bey oğullarından ... kızı ... varisleri...ve arkadaşları 25.04.1975 tarihli dilekçe ile; dava konusu taşınmazın ...lı ... beyden intikalen geldiğini ileri sürerek davaya müdahil olmuşlardır.
Yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmazlar 185 ada 3 parsel sayılı 59980,56 m² yüzölçümlü ve 186 ada 1 parsel sayılı 8843,66 m² yüzölçümlü, tarla niteliği ile Gibar Mevkiili 1938 yılı 3333 ilâ 3437 nolu ve ... (...) Mevkiili 1190 yılı 110-118-121 nolu vergi kayıtları uygulanarak malik hanesi boş bırakılmak sureti ile 21.04.1992 günü sınırlandırılmış, tutanak asılları kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Kadastro mahkemesince davanın kabulü ile; ... Köyü 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tamamının 720 hisse kabul edilerek 120 hissesinin ...e, 120 hissesinin ..., 240 hissesinin ..., 80 hissesinin ... ..., 20 hissesinin..., 12 hissesinin Mehmet ..., 12 hissesinin ..., 12 hissesinin ... ..., 12 hissesinin ..., 12 hissesinin ... ..., 20 hissesinin ... ..., 15 hissesinin Kameriye ..., 15 hissesinin ... ..., 15 hissesinin ..., 15 hissesinin ... ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosu ile kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava devam ederken yapılan orman kadastrosu çalışmaları 17.11.1971 tarihinde ilân edilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür.
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu çalışmalarının sonuçları 17.11.1971 tarihinde ilân edilmiştir. Davacı vekilinin, taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak müvekkili ... ve diğer davalılar ... ve ..."ye ait olduğu iddiasıyla 29.03.1967 havale tarihli dilekçesi ile dava açtığı, dava tarihi itibariyle yörede önceden yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmadığı anlaşıldığına göre, davanın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca orman niteliğinin belirlenmesine ilişkin yapılacak resmî belgelere dayalı araştırma ile çözüme kavuşturulması gerekir. Dava bu hali ile, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Ayrıca, dava devam ederken, yörede yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli 185 ada 3 parsel ve 186 ada 1 parsellerin kadastro tutanağı malik hanesi açık şekilde tanzim edilerek dosyaya gönderildiğine göre, eldeki dava aynı zamanda kadastro tespitine itiraza da ilişkindir.
Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığını belirleme noktasında yeterli değildir. Mahkemece, taşınmazların tahdit hattına göre konumu belirlenerek hüküm kurulmuş, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafı getirtilerek taşınmazların konumu belirlenmemiş, kadastro mahkemesince yapılan keşif sonrasında düzenlenen 12.07.2006 tarihli ziraat bilirkişi raporunda taşınmazlarda 50-60 yaşlarında kendiliğinden yetişen palamut ağaçları bulunduğu belirtilmesine rağmen, eski tarihli belgelerde taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar araştırılmamıştır. Ayrıca, lehine hüküm kurulanlar yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan araştırma da yetersiz olup eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen harita ve fotoğraflar, çekişmeli taşınmazlarla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1/6/1988 gün ve 31/13 E. K.; 14/3/1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13/6/1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararlarıyla iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazların kesin ve gerçek eğimi belirlenmeli, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritasıyla irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine (kadastro paftası yok ise, çekişmeli taşınmazların ölçekli krokisi), yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli; keşifte yerel ve tespit bilirkişi yanında varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl,
ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; taşınmazların komşu parseller ile birlikte değerlendirilmek suretiyle zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve İlgili Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/02/2015 günü oy birliği ile karar verildi.