3. Hukuk Dairesi 2016/16470 E. , 2017/9335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... tarafından müvekkili hakkında 27/04/2011 tarihinde sözde 22190 sayılı tarım sulama amaçlı abonesi ile kaçak elektrik kullandığından bahisle 44.204,10 TL para cezası tahakkuk ettirerek müvekkili haksız ve hukuksuz bir şekilde borçlandırdığını, çünkü borç konusu abone ve elektrik tesisinin 2005 yılından beri iptal edildiğini, davalı kurum personelinin 2011 yılının 4. ayında müvekkilinin ikametine gelerek borç konusu elektrik abonesi ve tesisini sorduğunu, bunun üzerine müvekkilinin borç konusu abonenin 2005 yılının 8. ayında iptal edilip elektrik malzemesini sattığını ancak tesisi alan şahsın işine yaramadığı için şu anda elinde yıpranmış bir sayaç olduğunu söylediğini, davalı personelinin sayacı istediğini, müvekkilin de vermek zorunda kaldığını, davalı kurumun da bu sayacın incelenmesi sonucu sayaca müdahale edildiği ve buna istinaden müvekkilin kaçak elektrik kullandığından bahisle 27/04/2011 tarih 61366 seri sayılı kaçak tespit tutanağı ile müvekkile haksız bir şekilde 44.204,10 TL borç tahakkuk ettirdiğini, müvekkile haksız olarak tahakkuk ettirilen 44.204,10 TL"nin müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini dava ve talep etmiştir.
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde; sayaç raporuna istinaden 27/04/2011 tarihinde 61366 sayılı kaçak elektrik tutanağı düzenlendiğini, ... Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği doğrultusunda toplam 44.204,10 TL kaçak borcu tahakkuk edildiğini, tahakkuk ettirilen borcun Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre yapıldığını ve mevzuata uygun olduğunu, davanın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, davacının tarımsal sulama abonesi olduğunu ve Dedaş ile karşılıklı sözleşme imzaladığını, sözleşmenin tek taraflı feshedilemeyeceğini, davacının tarımsal sulama kuyusuna ait trafo ve eklentilerini kendi başına söküp satması, sayacı yine kendi yedinde alıkoymasının kabul edilemeyeceğini, aboneliğin iptali için Dedaş"a başvurması gerektiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddini karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 27/04/2011 tarih 61366 seri sayılı kaçak tespit tutanağına istinaden davalı kuruma 41,957,10 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesinde:
‘(1) Gerçek veya tüzel kişilerin;
a) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması,kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.1
(2) Yapılan kontrollerde, kaçak elektrik enerjisi tüketildiğine dair bir şüpheye sebep olacak bir bulguya rastlanması halinde, 15 inci madde uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde kaçak tespit süreci başlatılır. Kaçak işleminin başlatılması için bu sürecin sonunda kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti gereklidir.2
(3) Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır.
(4) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak tespit süreci sonucunda kaçak elektrik enerjisi tüketimi tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektrik enerjisini keserek mühür altına alır ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur.3 4
(5) Kaçak elektrik enerjisi tüketim bedeli, yapılan tespit çerçevesinde, ölçüm ve kontrol sonuçlarına göre düzenlenen belgelere dayanılarak hesaplanmak suretiyle, kullanım süresi ve bu süre içerisinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak ilgili tüzel kişi tarafından gerçek veya tüzel kişiye 15 inci madde uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde tahakkuk ettirilir.’ Düzenleme mevcuttur.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 29/12/2005 tarihli toplantısında; 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında aşağıdaki karar alınmıştır. Buna göre :
‘B) Süre
Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak kaçak tahakkukunda, aşağıda belirlenen süreler esas alınır.
1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesi yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süredir ve bu süre 90 günü geçemez. Ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde bu süre iki kat olarak alınır.
Bu sürenin dışında müşterinin kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek olarak yukarıdaki paragraf çerçevesinde belirlenen başlangıç tarihinden itibaren, doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmiş kaçak elektrik enerjisi kullanımı başlangıç tarihine kadar geriye dönük normal tüketim hesabı yapılır. Bu süre 12 ayı geçemez. Yapılacak hesaplamada tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınır ve gecikme zammı alınmaz.
b) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesinin veya her ikisinin de yapılmadığı yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; doğru bulgu ve belgelere dayandırılması kaydıyla elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süre olup bu süre 12 ayı geçemez. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün alınır.’ karar alınmıştır.
Yukarıdaki düzenlemeler uyarınca hükme esas alınan bilirkişi raporu anılan yönetim kurulu kararına aykırı ve yetersizdir. Hükme esas alınan bu rapor; taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek nitelikte somut ve bilimsel veriler içermemekte; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçe ihtiva etmemektedir.
Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK"nun 279/2. maddesi gereğince; bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Diğer taraftan davalı vekili rapora itiraz etmiş ancak mahkemece; vekilin rapora itirazı dikkate alınmayarak karar verilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki savunmaları da nazara alınarak, dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişi heyetine verilerek Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması gerekirken, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2)Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 07.04.2014 günlü ve 2014/2978 E. 2014/5531 K. sayılı ilamı ile;
(... Somut olayda; davalı elemanlarınca yapılan kontroller sırasında, davacının sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığı saptanarak kaçak elektrik tutanağı düzenlenmiştir. Kaçak tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacı taraf, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak içeriği ile davacının kaçak elektrik kullandığı kesin bir biçimde saptandığından, davacının kaçak elektrik kullanılmadığı yönündeki beyanına itibar edilemez.
Mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.)
Gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiştir.
Bu aşamada usulü kazanılmış hak müessesinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usulü kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin bozmaya uymasından, eş söyleyişle usulü kazanılmış hakkın doğmasından sonra o konuda yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak, hukukça değer taşımayacaktır. Bir başka ifadeyle, sonradan çıkan yeni kanunun, mahkemelerde ve Yargıtay’da görülmekte olan bütün dava ve işlere uygulanması, dolayısıyla usulü kazanılmış hakkın gerektirdiği yönde değil, yeni kanun kapsamında inceleme yapılarak hüküm verilmesi gerekecektir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.10.2010 günlü 2007/5-11 E. 2010/541 K., 27.10.2010 günlü 2008/5-13 E. 2010/545 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir).
Nitekim, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada geçmişede etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun "17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; "Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır." hükmü genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen;
Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, artık usulü kazanılmış hakkın gerektirdiği yönde değil, sonradan çıkan ve 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” çerçevesinde inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda kayıp-kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, iletim bedelleri ile ilgili olarak halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının ve bilirkişi raporunda yukarıda sayılan kalemler yönünden de yerel mahkemece değerlendirilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.