Davacı davalılardan işverene ait işyerinde Mayıs 1973-Temmuz 1992 ve Ekim 1996- Ocak 2000 yılları arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm, davalı kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Davacı U. B. San A.Ş ye ait iş yerinde Mayıs 1973-Temmuz 1992 tarihleri arası ve Ekim 1996- Ocak 2000 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tesbitini istemiştir. Mahkemece istek, tanık sözlerine dayanılarak kısmen hüküm altına alınmıştır. Davacının Mayıs 1973-Temmuz 1992 tarihleri arasındaki süreye dair talebin hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeni ile reddine dair karar yerinde ise de Ekim 1996- Ocak 2000 tarihleri arasındaki süreler yönünden verilen karar eksik araştırma nedeni ile usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verilmediği ve yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten dinlenen tanıklar davacıyla birlikte aynı dönemde çalışan işverenin 1992 yılı bordrolarında kayıtlı kişi olmadığı gibi komşu veya benzer işi yapan ve işverenin kayıtlarına geçmiş bir kişi de değildir. Her ne kadar, dinlenen tanıklar davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan etmişlersede tanıklıkları 1973-1992 dönemine ilişkindir. Bu bakımdan, tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olaylara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır.
Yapılacak iş; temin olunan 1992 yılı bordrosunda adı geçen kişilerin mümkün olmadığı takdirde de zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine 1996-2000 tarihlerinde komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; bu kayıtları getirtilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.