20. Hukuk Dairesi 2015/288 E. , 2015/911 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi vekili, ... Asliye Hukuk mahkemesine verdiği 12/08/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... Köyü, 214 parsel sayılı 354,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve ... niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesi 09/10/2012 tarih ve 2011/340 Esas - 2012/377 karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Köyü"nün Kemer İlçesine bağlandığı, gayrimenkulün aynına ilişkin davaların kesin yetki kuralına tabi olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve 10 günlük kanunî sürede başvurulduğunda dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne; dkonusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... Mevkii 214 sayılı parselin davalısı ... adına olan tapusunun iptali ile ... niteliği Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen ... kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1941 yılında yapılıp kesinleşen ... tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1975 yılında yapılıp, kesinleşen 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1989 yılında yapılıp 10.08.1990 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, ... kadastrosu yapılmamış yerlerin kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Çekişmeli taşınmaz 1941 yılında yapılan ... tahdidi içinde ... sayılan yerde kalmakta olup 1975 yılında yapılan aplikasyon, 1990 yılında yapılan ... kadastrosu ve 2/B uygulamasında niteliğinde bir değişiklik yapılmamıştır.
Davacı ... Yönetimi tarafından... ve ardaşlarına karşı açılan keşinleşen ... tahdidine dayalı meni müdahale ve tapu iptali davasında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 15/09/1980 gün ve 1972/215-366 sayılı karar ile ... Köyü 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 221 ve 222 nolu parsellere yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm, ... Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 1981/2373 Esas - 1981/2884 sayılı kararıyla onanmış, karar düzeltme talepleri de 29/09/1981 gün ve 1981/9558-5438 sayılı ilâmıyla reddedilerek kesinleşmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiş olup madde metninde “ Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” hükmüne yer verilmiştir.
Davalı vekili 09/04/2012 tarihli dilekçesinin 2. sırasında bildirdiği ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/215 Esas - 1980/366 Karar sayılı dosyasında, davacının aynı taşınmazın ... tahdidi içinde kaldığından bahisle tapu kaydının iptaliyle davalının müdahelesinin önlenmesini istediği, davanın reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince hükmün onandığı ve karar düzelme taleplerinin de reddedildiği görülmüştür. Her ne kadar mahkemce yapılan uyglama soncunda çekişmeli taşınmazın keşinleşen ... sınırları içerisinde ve eylemli ... olduğu belirlenmiş ise de, 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlen kesin hüküm olgusunun davalı lehine gerçekleştiği anlaşıldığından kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2015 günü oy birliği ile karar verildi.