
Esas No: 2016/13100
Karar No: 2017/9859
Karar Tarihi: 31.10.2017
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/13100 Esas 2017/9859 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkil ..."e ait... plaka sayılı aracın ... sevk ve idaresinde iken 19/01/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda tamamen kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin kasko bedelinin taraflarına ödenmesi için ... şirketine müracaat ettiğini, şoför ... ve yanında bulunan ..."e ait adli rapor formundan da anlaşılacağı üzere sıfır promil alkollü olduğunu, kazanın alkollü araç kullanımından kaynaklanan bir kaza olmayıp aracın lastiğinin patlaması sonucu meydana geldiğini belirterek kaza tarihinden itibaren işleyecek en ... reeskont faizi ile birlikte şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili,kaza günü güvenlik güçlerinin gittiği olay yerinde ... ile 105 promil alkollü olan ..."ın tespit edildiğini, ..."ın çelişkili ifadeler kullandığını, ..."ün olay yerinde olmadığının tespit edildiği, kendisi ile yapılan görüşmede olaydan haberinin olmadığını beyan edip sonra da kazada araç içerisinde olduğunu beyan ettiği, şahısların kazadan çok zaman sonra ifadelerinin alındığını, bu yüzden alkol ölçümü yaptırılamadığını, davacının olay yerinden kaçtığını, yalan beyanda bulunduklarını, bu hususlar tutanaklara geçirildiğinden hasar bedeli ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 18.900,00 TL"nin 23/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacıya verilmesine, sovtaj bedeli tazminattan düşüldüğü için hurda aracın davacıya bırakılmasına, karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-1982 T.C. Anayasası"nın 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 27.maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Yine HMK"nın 280. maddesi hükmüne göre "bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda her ne kadar dava HUMK döneminde açılmış ise de yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK nın yukarıda açıklanan 280. maddesi hükmü uyarınca mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, davalı tarafın vekili olmasına rağmen vekile tebliğ edilerek rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden ... ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu nedenle Mahkemece bilirkişi raporlarının tebliğinin yapılarak, davalı tarafça incelenmesine olanak sağlanması gerekirken, davalı vekiline raporlar tebliğ edilmeden davalı aleyhine hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 31.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.