11. Hukuk Dairesi 2012/17982 E. , 2013/171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/03/2012 tarih ve 2011/858-2012/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline sigortalı bulunan işyerinin davalıya ait ana su borusunun patlaması sonucu su basması nedeniyle hasarlandığını, hasar tutarının ödendiğini, davalının sorumlu olduğunu hakkında yapılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve takibin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tazminat talebine dayanak gösterdiği olguların hizmet kusuru niteliğinde olduğundan davaya bakmakta idare mahkemesinin görevli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ve diğer daire kararından sonra uyuşmazlık mahkemesi tarafından 05/04/2010 tarihinde verilen 2009/184 Esas, 2010/76 Karar sayılı karar çerçevesinde davalı idareye karşı açılan davada hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespiti gerektiği ve idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası kapsamında davanın idari yargının görev alınında bulunduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalıya ait ana su borusunun patlaması sonucu, suların davacının sigortalısının işyerine verdiği zararın rücuan tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Oysa, 6102 sayılı TTK"nun 16. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.
Davalı ... Genel Müdürlüğü"nün kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun"da bu kurumun genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formulüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nca 2560 sayılı Kanun"a tabi olan ... Genel Müdürlüğü"nün ""gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK"nun 18/1. maddesi anlamında tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK"nun 3. maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği"" 21/09/1983 gün ve Esas 1980/II-2721, Karar 1983/323 sayılı kararında benimsenmiştir.
Her ne kadar 12.02.1959 gün 1958-17 Esas-1959-15 Karar sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı varsa da 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı Yasa"nın hükümleri karşısında bu içtihadı birleştirme kararının ... ve ... bakımından uygulama alanının kalmadığı sonucuna varılmalıdır. Nitekim bu kurallar YHGK"nun 29.11.1995 gün 1995/11-647, 1043 Karar sayılı içtihadında aynen benimsenmiştir.
Bu durumda, tacir olan davalı ... Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yarına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.