20. Hukuk Dairesi 2014/7723 E. , 2015/957 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında dava konusu 130 ada 1 parsel sayılı 15418,65 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve davalı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığını öne sürerek dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03/12/2013 tarih ve 2013/23704-20824 sayılı kararı ile; "mahkemece keşif tutanağına yansıtılan gözlemde dava konusu taşınmazın içerisinde çok sayıda irili ufaklı taşların bulunduğu, etrafının duvarlarla çevrili olduğu, hali hazırda uzun bir süreden beri ekilmemiş toprağın işlenmemiş olduğu gözlenmiş, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın kayalıklardan oluşan taşlı toprak yapısında olduğu, taşlılık sorununun bulunduğu, taşınmazın büyük çoğunluğu kayalıklardan oluştuğu için arazide enstantif tarım yapılmayacağı, ancak, yer yer öbek şeklinde olan alanlarda tarla ziraati yapılabileceği, bu alanın ise yaklaşık arazinin yarısı kadarını oluşturduğunu bildirmiş, ... bilirkişi de raporunda önceki yıllarda kısmen tarım yapıldığı ve taşlık bir zemin olarak görüldüğü, içinde ekiliş yapılabilen yerler de olduğunu belirtmiştir. Bu belirtmeler nazara alındığında dava konusu taşınmazın taşlık ve kayalık bir yapıda olduğu, taşınmaz üzerinde imar ve ihya çalışması yapılarak taşınmazın kültür arazisi haline getirilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim, teknik bilirkişi raporlarına aykırı düşen yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişinin soyut ve gerekçesiz sözlerine de değer verilemez. Böylesi bir durumda, taşınmaz üzerinde davalının ekonomik amacına uygun zilyetliğinin bulunmadığının kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının isabetsiz olduğu"na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı Hazinenin açtığı davanın kabulüne, 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... vasfı ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılan ... kadastrosu çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, ... bilirkişi ..."ın raporunda çekişmeli taşınmazın ... sayılmayan yerlerden olduğu bildirildiğine ve ... bilirkişinin bu beyanı dosya içindeki mevcut, dava konusu taşınmaza ait olduğu belirtilen fotoğraf ile keşif sırasındaki mahkeme gözlemine de uygun olduğuna göre mahkemece, dava konusu taşınmazın hali arazi niteliği ile davacı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, ... bilirkişi raporunun aksine, yerinde olmayan düşünce ve gerekçelerle taşınmazın ... niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; dava, kadastro tesbitine itiraz davası olup hüküm yerinde taşınmazın kadastro tesbitinin iptali yerine, tapu kaydının iptaline şeklinde karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine"nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 25/02/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.