
Esas No: 2017/2714
Karar No: 2017/13519
Karar Tarihi: 23.11.2017
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/2714 Esas 2017/13519 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2017/2714 E. , 2017/13519 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/4, 43/1, 62 ve 52/2. Maddeleri uyarınca 2.180,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Simav Asliye Ceza Mahkemesinin 15/11/2016 tarihli ve 2016/170 esas, 2016/574 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/03/2017 gün ve 18829 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Simav Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11/03/2016 tarihli iddianamede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/4. maddesinin uygulanması talep edilmemiş olmasına rağmen, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeksizin, sanık hakkında anılan maddenin uygulanarak savunma hakkının kısıtlanmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında düzenlenen 11/03/2016 tarihli iddianamede TCK"nın 125/4. maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı tanınmadan cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 23/11/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.