22. Hukuk Dairesi 2015/463 E. , 2016/6822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı .... Şti. ve ... Kurumu Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ... Kurumu Genel Müdürlüğü ... Şubesinde 15.11.1998 yılından itibaren temizlik işçisi olarak çeşitli alt işverenler bünyesinde çalıştığını, çalıştığı süre boyunca temizlik işleri dahil verilen tüm görevleri eksiksiz yerine getirdiğini, son iki ay kaloriferci olarak çalıştığını, 06.07.2009 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Kurumu Genel Müdürlüğü vekili, davacının müvekkili kurumun işçisi olmadığını, husumet yokluğu sebebiyle davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Bak. Ona. İnş. Bas. Yay. Paz. San. Tic. A. Ş. vekili şirketin işinin 31.12.2003 tarihi itibarı ile sona erdiğini ve işin başka bir alt işverene verildiğini, davacının müvekkil şirket nezdinde çalıştığı döneme ait kıdem tazminatının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı .... Şti. vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı işveren tarafından gerçekleştirilen feshin haklı sebebe dayandığını gösterir bilgi ve belge bulunmadığından isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar ... Ltd. Şti. ve ... Kurumu Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun"un “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
(1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar”dan kastedilen 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu sebeplerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm 6100 sayılı Kanun"un 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte 6100 sayılı Kanun"un 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu sebebi ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu kanuni şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Halen yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8.i maddesine göre, iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Taraflar hükmün tefhiminin 6100 sayılı Kanun"un 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.
Bu sebeplerle hükmün tefhimi sırasında 6100 sayılı Kanun"un 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur.
6100 sayılı Kanun"un 298/2. maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın hükme uygun olması, gerekçede belirtilen hususların hükme aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Gerekçeli kararın hükme uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, hüküm ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.4.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 kararı gereğince bozma sebebidir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen kararın gerekçe kısmında “Ancak fesihten kaynaklı ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı için alt işverenlerden ... Ltd. Şti. ve ... Kim. Mad. Tem. Taah. ve Tic. Ltd. Şti.’nin fesih sırasında işverenliği bulunmadığından sorumluluklarının bulunmadığı” denildikten sonra hükümde yıllık izin ve ihbar tazminatı alacaklarından davalıların tümünün müteselsilen sorumlu tutulmuş olmaları sebebiyle gerekçeli karar ile hüküm arasında oluşturulan çelişki bozma sebebidir.
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü içermektedir.
Dava dilekçesinde davacının 15.11.1998 tarihinde davalı iş yerinde işe başladığı belirtilmiş olmasına karşın hükümde bilirkişi raporuna göre ... kayıtları dikkate alınarak davacının işe başlangıç tarihinin 15.10.1998 tarihi olarak esas alınıp hesaplama yapılmış olması anılan Kanun maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olmakla talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgililere iadesine, 07.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.