Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15380
Karar No: 2017/9509
Karar Tarihi: 08.06.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/15380 Esas 2017/9509 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/15380 E.  ,  2017/9509 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I


    Davacı vekili; davalı kurumun, müvekkili davacı aleyhine, esasında annesi İde Bıçak adına kayıtlı 1782 nolu abonelik elektrik tüketim bedelinin tahsili için .....r İcra Müdürlüğünün 2011/52 E. sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, aboneliğin müvekkili adına olmadığını, annesi adına kayıtlı bir abonelik olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile alacağın %40"ı oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, ayrıca tahakkuk ettirilen borç ve düzenlenen tutanağın mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, 1782 nolu aboneliğin İde Bıçak adına kayıtlı olduğu, abonelik dosyasında sadece yapılan sözleşmede davacının annesine vekaleten yaptığı bunun dışında abone olduğuna dair başkaca delil bulunmadığı, annesi İde Bıçak"ın getirtilen belgelerden hayatta olduğu ve abone sahibi olduğu, davacının 1782 nolu abonelikle herhangi bir ilgisinin olmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne ve davacının borcu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline karar verilmiş; hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz 26.03.2015 tarih ve 2014/12962 Esas 2015/5020 Karar sayılı ilamıyla “... Kural olarak, abone sözleşmelerinde, kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Somut uyuşmazlıkta; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesi olmadığı için, davacının, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu yoktur. Bu noktada davacının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Dosyada kapsamından; dava konusu elektrik tüketim bedelinin 1782 nolu aboneliğe ilişkin olduğu, bu aboneliğin davacının annesi İde Bıçak adına tarımsal sulama aboneliği olduğu; davacının .....r

    Noterliği"nin 28.08.1995 tarih ve 1915 sayılı özel vekaletnamesine istinaden annesi İde Bıçak vekili olarak davalı idare ile 16.10.1995 tarihli abonelik sözleşmesini imzaladığı; bu abonelikten kaynaklanan elektrik tüketim bedelinin tahsili için davacı ve annesi aleyhine icra takibi yapıldığı; mahkemece, davacının, aboneliğin bulunduğu taşınmazda fiili kullanıcı olup olmadığı hususu araştırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle, davacının fiili kullanıcı olup olmadığını tespit etmek, fiili kullanıcı olduğu saptandığı takdirde davacının sorumluluğu yoluna gitmek ve davasını reddetmek; aksi halde, şimdiki gibi davanın kabulüne karar vermek olmalıdır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir...” gerekçeleri ile bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu elektrik tüketimine ilişkin tahakkukun 23/02/2004 tarihli olduğu, söz konusu aboneliğin bulunduğu taşınmazın .....r İlçesi .... 378 ada 17 parselde kayıtlı olduğu, aboneliğin 16/10/1995 tarihinde teşkil edildiği, taşınmazın 27/09/1999 tarihinde dava dışı ....i isimli şahısça satın alındığı, .....r İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen tutanakta da söz konusu taşınmazın 1999 yılından itibaren anılan şahıs tarafından kullanıldığının kayıt altına alındığı, bu kapsamda dava konusu aboneliğin kurulu olduğu taşınmazın davacı tarafından işletilmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile alacağın %20"i oranında haksız icra inkar tazminatının davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-)Mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
    Somut olayda, mahkemece; bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmamış, tek belgeye dayanılarak karar verilmiştir. Kaldı ki dayanılan belgede, taşınmazın 2004 yılı ve öncesinde İde Bıçak adına kayıtlı olduğu ve 110 dönümlük kısmının oğlu Ahmet Bıçak tarafından kullanıldığı belirtilmekle birlikte aynı belgede çelişki yaratacak şekilde taşınmazı 1999 yılından beri .....’nin, şuanda ise ..... ile Aziz Uçar’ın birlikte kullandıkları belirtilmiştir.
    Hal böyle olunca; mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, tanık dahil tüm deliller toplanarak sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

    2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi