Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5480
Karar No: 2013/7131
Karar Tarihi: 15.11.2013

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/5480 Esas 2013/7131 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2013/5480 E.  ,  2013/7131 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduklarını, kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, kendileri hakkında şikayetçi olan dava dışı...."nin ödediği parayı iade ederek şikayetini geri almalarını sağladıklarını, ayrıca davalılardan ... ile kooperatif arasında imzalanan protokole uyulmadığından halen devam eden davalar bulunduğunu, davalıların bu şekilde gayri nizami yönetimleri nedeniyle kooperatifin zarara uğradığını ileri sürerek, müvekkillerinin ödedikleri ortaklık paylarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar ..., ..., ..., ... vekilleri, davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gibi müvekkillerinin de pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, kooperatifin zarara uğramasında müvekkillerinin bir kusuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., 03.10.2003 tarihinde kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, bahsi geçen işlerle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ve ..., davanın reddini istemiştir.
    Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davanın kooperatif eski yöneticileri ve denetçileri aleyhinde açılan sorumluluk davası olduğu, bu bakımdan davacıların uğradıklarını öne sürdükleri dolaylı zararlarının kooperatife verilmesi istemi yerine, tahsili istemiyle doğrudan kendi adlarına dava açamayacakları ve kendi adlarına tahsil talebinde bulunamayacakları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Davacılar vekilince, dava dilekçesinde, davalı eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bir takım haksız eylemlerinden bahsedilerek, bu nedenle zarara uğrayan müvekkillerinin ortaklık paylarının iadesinin talep edildiği, 04.01.2013 tarihli dilekçesinde ise aynı iddiaları tekrar ederek müvekkillerince ödeden meblağın istirdadının talep edildiği ve 08.03.2013 tarihli oturumda da eski yönetici ve denetçi olan davalıların haksız eylemleri
    ile kooperatifi uğrattıkları zararlardan dolayı davacıların uğramış oldukları zararların tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
    Kooperatif üyeliğinden istifa eden ya da ihraç edilen ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, istifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. İstifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yıla ait bilançonun ertesi yıl genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir ve bu tarihten önce erken açılan çıkma payı alacak davası, alacağın henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Bu hukuki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, istifa eden ya da ihraç edilen ortağın, çıkma payı alacağının muaccel olması, ilk önce istifanın davalıya ulaşmasına ya da ihracın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. İstifası ulaşmayan ya da ihracı kesinleşmeyen, dolayısıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16/son maddesi uyarınca aidat ödeme yükümlülüğü devam eden ortak çıkma payını dava edemez.
    Öte yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3 maddesinde; "Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3 maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.
    Aynı Kanun"un 98. maddesi yollaması ile TTK"nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent ""idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler"" hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır.
    TTK"nın 359. maddesinde, ""denetçiler, kanun veya esas mukavele ile kendilerine yüklenen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen mesuldürler. Bu sorumluluk hakkında aynı Yasa"nın 309. ve 341. maddeler hükümleri tatbik olunur."" hükmüne yer verilmiştir. TTK"nın 340. maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki ""hükmonulacak tazminat şirkete verilir"" hükmünün 336. maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticiler veya denetçilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim ve denetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulumazlar ise de, anılan 336. ve 359. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar.
    1982 Anayasası"nın 36. maddesinde yer verilen "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Kooperatif ortağı olma, kooperatife karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın TTK"nın 341. maddesine dayalı dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına ve davanın denetçilerin asıl ya da vekil aracılığı ile dava açmasına bağlı değildir.
    Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nın 340. madde yollaması ile 309/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Bu tür zarar, kooperatif bakımından doğrudan, davacı bakımından dolaylı zarar olup, hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarar halidir. Bu halde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler. Her iki davada da husumet yöneticilere ve/veya denetçilere yöneltilmekte, davacı taraf değişmektedir.
    Tüm bu açıklamalar ve davacıların talep ettikleri zarar miktarını ayrıca göstermeyip, taleplerini yapmış oldukları aidat ödemeleri ile sınırlı tutmaları dikkate alındığında, davanın niteliği itibariyle TTK"nın 6762 sayılı TTK"nın 309, 336. ve 359. maddelerine göre açılan sorumluluk davası olmayıp, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesine dayalı olarak açılan çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, yukarıda açıklandığı üzere, kooperatiften istifa etmeyen kooperatif ortaklarının yapmış oldukları aidat ödemelerini talep etme haklarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde ve talep yanlış değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK"nın 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi