1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı; teslim ettiği ürün bedelinden yapılan ilk kesintinin davalı kurum hesabına girdiği tarihten itibaren 2926 sayılı Yasa"ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemiştir.
Mahkemece davacının 01.09.1994 tarihinden tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği 01.03.2006 tarihine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede; davacının Ziraat Odası kaydının 11.04.2006 tarihinde yapıldığı, Tarım Kredi Kooperatifi ve Pancar Ekiciler Kooperatifi ortaklığının bulunmadığı; Ziraat Bankasından Kredi almadığı; Zirai arazisinin bulunduğu, davacının sattığı ürün bedelinden 22.08.1994 tarihinden itibaren 1999 yılına kadar prim kesintisi yapıldığı; 11.04.2006 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği görülmüştür.
Mahkemece, kesintinin bulunduğu; 01.09.1994-31.12.1999 tarihleri arasındaki dönem yönünden verilen tesbit kararı yerinde ise de 01.01.2000 den 01.03.2006 tarihi arasındaki döneme ilişkin istemin; prim kesintisinin bulunup bulunmadığı; 2926 sayılı Yasa"nın 10. maddesinde belirtilen kayıtların olup olmadığı yeterince araştırılmadan ; soyut tanık anlatımı ve zabıta araştırmasına dayalı olarak kabul edilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Yapılacak iş; davacının 2000 yılı sonrasına ilişkin tütün üretimi nedeniyle; ürün teslimi yaptığı özel firmaların, 2002 yılından sonraki kayıtların ise Tütün, Tütün Mamülleri Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumundan da sorularak; davacı adına kesinti yapılıp yapılmadığı; araştırılıp, çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.