11. Hukuk Dairesi 2012/17613 E. , 2013/473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Hasımsız olarak görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/10/2012 tarih ve 2012/524-2012/599 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu 17.650,00 TL ve 5.000,00 TL"lik 2 adet çekin şirket personeli tarafından şirket merkezine gönderilmek üzerine teslim alındıktan sonra kaybolduğunu ileri sürerek, zayi nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 6100 sayılı HMK"nun 382 ( 2 ) e-6. maddesine göre, "kıymetli evrakın iptali" davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, aynı yasanın 383 (1). maddesine göre de çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu, 6762 sayılı TTK"nun 5. maddesinde dava olunan şeyin değerine göre Asliye Hukuk Mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlendirilmiş ise de çek iptali davası belli bir değer içermediğinden ve maktu harca tabi olduğundan görev hususunun TTK’nun 5. maddesine göre çözülemeyeceği, çek iptali davalarına Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin bakacağına dair TTK"nun 730/20. maddesinin yollamasıyla TTK"nun 669-676. maddelerinde özel bir hüküm bulunmadığı gibi TTK"nun 669. maddesinde sadece "mahkemeden" bahsedilip, açıkça Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlendirilmediği, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re"sen göz önünde bulundurulması gerektiğinden davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği kanaatiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ... Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali istemine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak “aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece” sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörülmüştür. Bu bağlamda konuya yaklaşıldığında, TTK’nun 563 vd. maddelerinde düzenlenen kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davaların gerek 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte kaldığı süreçteki yargısal uygulama ve gerekse de 6100 sayılı HMK’nun 383/2-e/6 maddesi uyarınca ticaret hukukuna dahil çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu açıktır. Bu nedenle, ilk bakışta, bu nitelikteki davaların da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği ileri sürülebilecektir. Ancak bu nitelikteki davalar ve/veya HMK’da tercih edilmiş tanımıyla işlerin, aynı zamanda TTK’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca ticari dava ve/veya iş niteliğinde bulunduğu da kuşkusuzdur. TTK’nun 4. ve 5. maddelerinin özel nitelikte birer usul hükmü niteliğinde bulundukları düşünüldüğünde, bu davalar ve esasen ticaret hukukuna dahil ve mahkemece görülecek olan çekişmesiz yargı işlerinin tümü bakımından görevli mahkemenin tayininde, HMK’nun 383. maddesinde belirtilen hükmün aksine ve özel bir düzenlemenin var olduğunda duraksanmamalıdır. Bu durumda TTK’nun 5. maddesi başlığı ile birlikte nazara alındığında, ticaret hukukunda yer alan çekişmesiz yargı işleri bakımından asıl görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesinin görevli kabul edilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, 6100 sayılı HMK ile aynı tarihte kabul edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757/1. maddesinde bu tür işlerde ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun belirtilmiş olması da yasa koyucunun iradesinin de Dairemizin yorumu yönünde olduğunu göstermektedir.
Tüm bu nedenlerle, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.