20. Hukuk Dairesi 2014/7809 E. , 2015/1199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ....... Mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 11/07/1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise Hacılar Köyüne bağlı iken 1985 yılında yapılmış olup kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1) Davacı vekilinin fen bilirkişilerinin 03/03/2014 tarihli rapor ve krokisinde taşınmazın ( B) ve( C) harfi ile gösterilen bölümlerine ilişkin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin fen bilirkişilerinin aynı rapor ve krokisinde taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, oluşan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz, 1980 yılında yapılan tahdidin dışında olup, tarla niteliğiyle davacı adına kesinleşen 1653 sayılı kadastro parseline bitişik olduğundan, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde tanımlanan orman içi açıklığı olarak kabul edilemez.
Bu nedenle; mahkemece üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek zemine uygulanıp, taşınmazın tahdit hattına göre konumu saptanmalı; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskopik hava fotoğraflarının, stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliği, konumu ve kullanım durumu, bu belgelere göre orman olup olmadığı belirlenmeli, komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanağı kayıt ve belgeler ile davalı iseler dava dosyaları, kesinleşmişlerse tapu kayıtları getirtilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri araştırılmalı, taşınmaz orman sayılan yerlerden değil ise, zilyedlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı, imar ve ihya yapılmış ise hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü sorulmalı, taşınmazın konumu, eğimi ve bitki örtüsü dikkate alındığında, sürdürülen zilyetliğin ekonomik amacına uygun, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, ziraat uzmanından bu konularda bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, aynı çalışma alanında davacı adına belgesizden tespit edilen taşınmazlar varsa bunlara ait kadastro tesbit tutanakları getirtilerek, Medenî Kanunun 713. maddesindeki kanunî ilanlar yaptırıldıktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddesindeki kısıtlamalar, 40-100 dönüm sınırının aşılıp aşılmadığı belirlenmeli, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya içeriğiyle bağdaşmayan gerekçe ile eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) ile işaretli bölümleri yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; dava konusu taşınmazın (A) ile işaretli bölümüne yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.