20. Hukuk Dairesi 2014/8890 E. , 2015/1233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine ve ............ Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 02/12/2009 havale tarihli dava dilekçesi ile; ..... İli, ..... İlçesi, ...... Köyünde bulunan sınırlarını bildirdiği ve ekli krokide sınırları gösterilen (A) harfi ile işaretlenen 5.645 m² taşınmazın, 1956 yılında yapılan genel arazi kadrosu sonucu tapulama harici bırakıldığını, ancak, 15/05/1986 yılında kesinleşen orman tahdidi ile gayrimenkulün orman sınırı dışında bırakıldığını ve davacıların uzun süredir bu taşınmaz malik sıfatı ile zilyedi olduklarını iddia ederek, ..... Köyü 129 ada da mevcut tapulama harici bırakılmış taşınmazın ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 5.645 m²"lik kısmının TMK" m. 713/1. gereğince vekil edenler adına iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tescil istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile ...... İli, ..... İlçesi, ...... Kasabasında yer alan ve dosya içerisindeki fen bilirkişi .............."ün 16.08.2013 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 3.127,34 m² alan ile (B) harfiyle gösterilen 2.375,91 m²"lik alanın toplamda 5 hisse kabul edilmek suretiyle birer hisse oranında davacılar ..., ..., ... ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline,
Davalı ... yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve ............ Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 15/05/1987 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 1956 yılında yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidinin 15.05.1987 tarihinde kesinleştiği ve bu tahditte taşınmazın orman sınırı dışında bırakıldığı, orman tahdidinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı, taşınmaz üzerinde yaşları 20-22 arasında olan çok sayıda zeytin ağaçları bulunduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ............ Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 05/03/2015 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacılar TMK’nun 713. maddesi gereğince tapusuz taşınmazların adlarına tapuya tescilini talep etmişler, mahkemece fen bilirkişinin düzenlendiği krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların tescili yönünde hüküm kurulmuştur.
Yörede 1956 yılında arazi kadastrosu yapılırken 486 nolu parsel davacıların annesi .............. adına tespit edilmiş, bu tespite ............ Yönetimi itiraz edince, Gezici Kadastro Mahkemesinin 1956/357 E. – 1959/203 Karar sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu taşınmazın orman olarak tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
1987 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında kesinleşen bu mahkeme kararı nazara alınmaksızın taşınmaz tahdit dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, davacıların tescil talebinde bulundukları taşınmazın bir kısmı 486 nolu parsel içinde kalmasına rağmen, tahdit dışında bırakıldığı tarihten itibaren dava tarihine kadar aradan 20 yıllık süre geçtiği, imar ve ihya şartlarının gerçekleştiği, zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu belirlenerek taşınmazların tamamı hakkında tescil hükmünün kurulması yerinde görülmemiştir. Çünkü; hem kesin hüküm sözkonusudur, hem de mahkeme kararı ile orman sayılan yerlerden olduğu belirlenen taşınmazın zilyetlik yoluyla kazınılması mümkün değildir. Kadastro mahkemesinin 1956/357 E. – 1959/203 Karar sayılı dosyasında ............ Yönetimi ile davacıların annesi .............. arasında yargılama yapılmış ve orman olduğu yönünde verilen karar kesinleşmiştir. H.M.K.’nun 303/3f. göre kesin hüküm tarafların küllü halefleri hakkında da geçerlidir. Kadastro mahkemesinin kesinleşen bu kararı davacılar yönünde de bağlayıcıdır.
............ Kadastrosu yapılırken (1987 yılında) taşınmazın tahdit dışında bırakılması taşınmazın orman vasfını değiştirmeyecektir. ............ kadastro komisyonu çalışması sırasında kesinleşen mahkeme kararını nazara almamıştır. Kadastro komisyonu taşınmazın tesciline karar vermediği için tapuya tescil edilmemiştir, 486 nolu parsel tapuda bu nedenle kayıtlı değildir. Taşınmazın tahdit dışında bırakılması kesinleşen mahkeme kararının geçersizliğini veya hukukî kıymetini kaybettiğini göstermeyecektir. Kesinleşen mahkeme kararı tartışılamaz ve yerine getirilmesi zorunludur. Ayrıca, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. ............ olduğu mahkeme kararı ile belirlenen taşınmazlar zilyetlikle kazanılamazlar, özel mülkiyete de konu olamazlar. 486 nolu parselle aynı konumda olan, 485 nolu parsel hakkında orman olduğu yönünde kadastro mahkemesince karar verilmiş ve bu parselle ilgili tescil davası açılmamıştır.
Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre mahkeme kararı ile orman olan yerlerin zilyetlikle kazanılması ve özel mülkiyete konu olması mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıların tescili talep ettikleri taşınmazların 486 nolu parsel içinde kalan bölümleri hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.