Esas No: 2018/4788
Karar No: 2019/1439
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/4788 Esas 2019/1439 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine, ..., davalı/davacı ... Yönetimi, müdahil ... (... mirasçısı), müdahil ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Kadastro sırasında ... ilçesi Köteyli köyü 553 parsel, 1.028.500,00 m2 yüzölçümü ile mera vasfıyla, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/318 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu gerekçesi ile malik hanesi açık bırakılmıştır.
Davacılar ... ve ... vekili, 28/05/1971 tarihli dava dilekçesiyle, Köteyli tüzel kişiliği aleyhine, ... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı men"i müdahale davasıyla, ... Köteyli köyü ... Çiftliği mevkiinde bulunan yerin müvekkillerine ait olduğunu, bu yerin müşterek mülkiyet halinde olup, diğer mirasçılarında mülkiyet hakkının olduğunu, Köteyli tüzel kişiliğinin çiftliğin bir kısım arazisinin mera olduğunu ve bu meraya tecavüz edildiği iddiasıyla müvekkilleri aleyhine dava açtığını, açılan davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, kesinleşen kararda belirtilen arazi parçası ile bu parçanın civarında bulunan ve tapu içerisinde kalan 1000 dönümlük yere köyün müdahale ettiğini, müdahale edilen kısmın hudutlarının doğuda Koçali Deresi, batıda Çal yolu, kuzeyde Ketenderesi ve ..., güneyde kısmen eski çal yolu ve ..."nın ... ve ... köylerine sattıkları tarla ile çevrili, tahminen 1000 dönümlük yer olduğunu açıklayarak, davalı köyün müdahalesinin men"ine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/333 Esas sayılı dava dosyasında kesinleşen kararı ve dosya içeriğini delil olarak göstermiş olup ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/333-508 E.K. sayılı dosyası dosya arasına alınmış; davacısının Köteyli tüzel kişiliği, davalısının ... çiftliğinden sahiplerinden ..., ...ve ...olduğu, köye ait 38.2921,00 m² miktarlı meraya davacıların müdahalesinin men"inin talep ve dava edildiği, yapılan yargılama sonunda, davaya konu yerin köyün kadim ve muhassas merası olduğunun anlaşılamadığı, davalıların tapuları hududu dahilinde kaldığı ve ... çiftliği arazisine dahil bulunduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine yapılan inceleme sonucunda Yargıtayın onama ilamı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
... Asliye Hukuk Mahkemesi dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği ve görevli mahkemenin ... Tapulama Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, 23/03/1973 tarih 1971/318 Esas 1973/139 Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece 1973/1 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, Orman Yönetimi vekili 17/02/1973 tarihli dilekçesi ile müdahale talebinde bulunarak dava konusu yerin orman olarak tespit ve tescilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 28/12/1976 tarih 1973/1- 1976/12 Karar sayılı kararı ile taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu kadastrosunun orman tahdit komisyonlarınca yapılacağı ve 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince bu gibi yerlerin tapulama dışı tutulacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 02/11/1977 tarih ve 1977/2439 - 11549 E.K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle:""766 Sayılı Tapulama Kanunun 61. maddesi gereğince mahkemelerden gelen dava dosyaları ile tapulama tutanakları birleştirilip, aynı kanunun 26. maddesi hükmü uyarınca askı ilanı yaptırılıp, ilan süresi bittikten sonra durşumaya başlanmasının zorunlu olduğu, askı ilanı yapılmadan davaya bakılmış olmasının yerinde olmadığı"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sırasında; ..., ..., ..., ... ve ...vekili 11/09/1978 tarihli dilekçe ile ... Çiftliğinin 1/4 hissesini müvekkilleri tarafından satın alınması nedeniyle hissedar olduklarını açıklayarak davaya katılma talebinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 22/06/1979 tarih 1978/3 -1979/10 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 25/02/1980 tarih ve 1980/310- 1882 E.K. sayılı kararıyla bozulmuştur. Köteyli köyü tüzel kişiliği vekili ile orman genel müdürlüğü vekilinin tashihi karar talepleri ise Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 20/06/1980 tarih ve 1980/6850- 7474 E.K. sayılı kararıyla ret edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""766 Sayılı Tapulama Kanunun 61. ve 26. maddesi hükmü uyarınca her iki yerde ilan yapılmadan ve süresi bitmeden duruşmaya başlanamaz hükmü uyarınca dosya içeriğinde her iki yerde askı ilan yapıldığını gösteren tutanaklar bulunmadığı"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde 31/05/1982 tarih 1980/93 E- 1982/27 K. sayılı kararı ile davacılar tarafından davalı aleyhine açılan meni müdahale davasının reddine, dava konusu Köteyli köyü 553 parselin tapulama dışı bırakılmasına, bu parselin orman olduğu hususundaki müdahil vekilinin talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 15/11/1983 tarih ve 1983/4971 - 16619 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle:""Çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olduğunu belirleyen uzman bilirkişi heyeti raporunun hükme dayanak olacak şekilde açık olmadığı, raporda arazinin bir bölümünün ağaçsız ya da orman ağacı sayılmayan ağaççıklar ve bitkiler ile örtülü bulunduğuna ve mera bitkilerinin varlığına işaret edildiği, rapora göre bilirkişilerin taşınmazlarının tümünün bozuk, baltalı halinde bulunup bulunmadığı ve bu niteliği taşımayan bölümlerde mera bitkilerinin yörenin özelliklerine göre var olup olmadığı, orman ile irtibatlı olduğu söylenen kesime ait tapulama paftası getirtilerek o bölümün türünün ne olarak tapulama sırasında saptanıp incelenmesi gerektiği ve orman sayılmayan ya da tapulama tespiti dahilinde orman niteliği taşıyan bölüm olup olmadığı, varsa o yere dayanılan tapu kaydının uygulanması ve kapsamının belirlenmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında; bozma ilamı çerçevesinde davacıların dayandıkları cilt:65 sayfa:23 sıra:67, cilt:65 sıra:68 sayfa:23 ve cilt:65 sayfa:25 sıra:59 olan kayıtlar geldi gittileri ile birlikte dosya arasına alınmış 25/05/1988 tarihli celsede dava konusu 553 parselin 23/01/1972 tarihinde tapulamaca tespit olunduğunu, katılma isteminde bulunanların ise 1977 yılında düzenlenmiş belgeye dayandıkları, kadastro mahkemelerinde ancak tespitten önceki bir hakka dayanarak katılma mümkün olduğundan, katılma isteminde bulunanların bu istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece 05/11/1999 tarih 1983/71 E- 1999/26 K. sayılı karar ile davanın reddine, dava konusu Köteyli köyü 553 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğinde Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/11/2000 tarih ve 2000/9702- 97406 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediği, dayanılan tapu kaydının tüm tedavülleri ile revizyonları, revizyon parsellerin tümden çevreleyen taşınmazların tümünün tutanak ve dayanaklarının getirtilmediği, yapılan keşiflerde tapu kaydının kapsadığı alanları belirleme yönünden bozma ilamında tarif edilen usulle uygulama ve inceleme yapılmadığı, yeterli araştırma ve tespit yapılmadan hukuki vasıflandırma yoluna gidildiği, bozma gereklerini karşılamayan araştırma ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu"" gereğine değilmiştir.
Birleşen dosya (2001/29-60 sayılı dava dosyası) davacısı Orman Yönetimi vekilinin 23.02.2001 tarihli dava dilekçesi ile; davaya konu taşınmazın ... ilçesi, Köteyli sınırlarında bulunan 553 parsel sayılı taşınmazın arazi kadastrosu sonucu mera olarak tespit gördüğünü, mera olmayıp orman olduğunu, bu nedenle orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davacılar tarafından açılan davanın kabulüne, davalı belediyenin müdahalesinin men"ine, dava konusu ... ilçesi, Köteyli mahallesi, Ketendere mevkiinde bulunan tapunun 553 parselinde kayıtlı, 102 hektar 8.500 m² miktarlı taşınmazın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm, davalı Hazine, ..., davalı/davacı ... Yönetimi, müdahil ... (... mirasçısı), müdahil ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemece temyize konu dava konusu ... ilçesi, Köteyli mahallesi, Ketendere mevkiinde bulunan tapunun 553 parselinde kayıtlı, 102 hektar 8.500 m² miktarlı taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmiş isede karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki;
Kadastro sırasında dava konusu taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/318 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu gerekçesi ile malik hanesi açık bırakılmış, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğinden dava dosyası kadastro mahkemesine devredilmiş olup davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2 maddesi hükümleri mevcuttur, bu hüküm gereğince mahkemenin gerçek hak sahibini araştırarak doğru sicil kurması amaçlandığından hakim gerekli gördüğü delilleri doğrudan toplayarak gerçek hak sahibini belirlemekle yükümlü olduğu gözönüne alınmalıdır. Nitekim davada taraf gerçek kişiler tapu kaydına istinaden taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir. Ancak mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de mahkeme gerekçesinde taşınmazın hangi tapu kaydına istinaden yada kazandırıcı zamanaşımı şartları oluştuğu gerekçesiyle mi davacılar adına tescil edildiği açıklanmamış, yine mahkemece infaza elverişli açık hüküm kurulması gerekirken ""... davacılar adına tesciline.."" denilmiş olup dosyada asıl dosya davacıları kişiler olduğu gibi birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi ve asli müdahillerinde bulunduğu gözönüne alındığında davacılardan kimin kastedildiği anlaşılamamış, yine birleşen dosya davacısı Orman Yönetiminin davası hakkında olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
Davacıların dayandıkları cilt:65 sayfa:23 sıra:67, cilt:65 sıra:68 sayfa:23 ve cilt:65 sayfa:25 sıra:59 olan kayıtları hükme esas fen bilirkişi raporunda uygulanmış ancak tapu kayıtlarının sınırları her yere uyan sınırlara sahip tapular olup keşifte sınırlar somut olarak belirlenmeden uygulanmış, taşınmazların eylemli orman haline geldikleri, kullanılmadıkları görülmekle birlikte tapuların hukuki değerlerini yitirip yitirmedikleri değerlendirilmemiştir.
Fen bilirkişi raporuna göre cilt:65 sayfa:25 sıra:59 sıra ve cilt:65 sıra:68 sayfa:23 sıra numaralı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsamadığı; cilt:65 sayfa:23 sıra:67 sırada kayıtlı taşınmazın ise dava konusu taşınmazı kısmen kapsadığı açıklanmış ise de kapsadığı kısmın orman vasfında olduğu gözönüne alınmamıştır. Yine fen bilirkişi raporunda 68 sırada kayıtlı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı belirlendiği halde kroki gösteriminde sanki uyuyormuş gibi gösterilmiş olup dava konusu taşınmazı kapsayan tapu olup olmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur.
Temyiz eden müdahil ..."ın müdahillik talebi de mahkemece ""1977 yılında düzenlenmiş belgeye dayandıkları, kadastro mahkemelerinde ancak tespitten önceki bir hakka dayanarak katılmanın mümkün olduğu"" gerekçesi ile ret edilmiş ise de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 40. maddesi gözönüne alındığında asli müdahil ..."ın satın alma işlemini tapu kayıtları üzerinden yaptığı anlaşılmakla davaya katılma talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ziraat ve orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın genel eğiminden bahsedilmiş ise de ayrıntılı eğim belirlemesi yapılmamış, eğimin neye göre belirlendiği, klizimetre ile ölçülüp ölçülmediği açıklanmamış, bozma öncesi dava konusu taşınmazın eğimi %20 olarak gösterilirken hükme dayanak raporda eğim %2-6 olarak belirlenmiş, taşınmazın niteliğinin saptanması bakımından bulunduğu yeri kapsayacak şekilde en eski ve 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler keşifte usulünce uygulanmamış olup alınan raporlarda denetime elverişli değildir, zirai ve orman bilirkişi raporlarında keşif tarihinde taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaşları ve niteliği bildirilmediğinden taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığı ve gerçek kişi lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmayacağı hususunda tereddüt oluşmuştur.
O halde, mahkemece cilt:65 sayfa:23 sıra:67, cilt:65 sıra:68 sayfa:23 ve cilt:65 sayfa:25 sıra:59"da kayıtlı tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren bütün tedavüllerinin, plan, harita ve krokilerinin, ifraz görmüşler ise ifraz haritalarının; ilk tesisi mahkeme ilamına dayanıyorsa ilam örneği ile haritasının; kadastro sırasında revizyon görmüş ise revizyon gördükleri taşınmazlara ait kadastro tutanak örneklerinin; tedavüller sırasında kayıtların yüzölçümü ve sınırlarında değişiklik olmuşsa sebebinin açıklanarak buna ilişkin belgelerin onaylı örnekleri okunaklı ve tapu geldi gittileri bilgisayar çıktılı olmak şartıyla denetime elverişli olacak şekilde dosya içine alınmalı; dava konusu bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa
dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olup olmadıkları değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; dava konusu taşınmaza ait olduğu ileri cilt:65 sayfa:23 sıra:67, cilt:65 sıra:68 sayfa:23 ve cilt:65 sayfa:25 sıra:59 sırada kayıtlı tapular kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, tapu kayıtları mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, tapu kayıtlarının sınırlarının her yere uyan sınırlar oldukları gözönüne alındığında soyut beyanlarla yetinilmemeli dayanılan tapu kayıtlarının mahalline uyup uymadığı bizzat heyetçe tespit edilerek kayıtlar mahalline uyuyor ise kayıtların kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişileri tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, kayıt malikleri ile bu kayıtlara dayanan kişiler arasında akdi veya irsi irtibat bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kayıtlarının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı sonucuna göre karar verilmelidir.
Dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları üç orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişi kurulu aracılığıyla incelenerek dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü taşınmazların niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.
Yine imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı;
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40; kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık
beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir hükmü gereğince davada taraf gerçek kişilerin belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtığı bir başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı ilgili mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, şayet yasal sınırların geçildiği anlaşılırsa dava konusu taşınmazlar yönünden hak sahibi gerçek kişilere tercih hakkı tanınmalı tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine, ..., davalı/davacı ... Yönetimi, müdahil ... (... mirasçısı), müdahil ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.