Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları H..’in maliki olduğu 162, 163, 164, 168, 188, 39, 40, 42, 112, 566, 565, 564, 563, 340 ve 349 parsel sayılı taşınmazları satış suretiyle davalılara temlik ettiğini, davalılara yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile, mirasçılar adına eşit olarak tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar ve bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 40, 564 ve 349 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 42,112, 162, 163, 164, 168, 188, 350, 563, 565 ve ..parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından yalnız 564 parsel sayılı taşınmaz açısından ve davalılar H.. N., D.ve M. tarafından da diğer yönlerden temyiz edilmiştir.
Bu durumda, temyiz incelemesine konu edilen taşınmazların 112, 162, 163, 164, .. 188, 564, .. parsel sayılı taşınmaz olduğu açıktır.
Çekişme konusu 564 parsel sayılı taşınmazda davalılara miras bırakan Hüseyin tarafından yapılan bir temlik bulunmadığı gibi, 39 parselin ifrazı sırasında da bu parselin muris dışındaki paydaşlara özgülendiği gözetildiğinde, .. parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların bu parsele yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Bir kısım davalıların temyiz itirazına gelince,
Miras bırakan tarafından, çekişme konusu taşınmazlarda satış suretiyle davalılara yapılan temliklerin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, 112 parsel sayılı taşınmazda miras bırakan H..’in maliki olduğu 4/5 payı temlik etmesine karşın, taşınmazın tamamı tasarrufa konu edilmiş gibi değerlendirme yapıldığı, keza 164 parsel sayılı taşınmazda davacıların payına karşılık gelen payların yanlış belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, dosyanın bilirkişiye tevdii ile anılan taşınmazlarda miras bırakandan intikal edip de, iptal ve tescile konu edilecek payların ayrı ayrı hesaplattırılması ve o doğrultuda hüküm oluşturulmasından ibarettir. O halde, denetimi kabil olmayan şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, 162 parsel sayılı taşınmazın, yargılamanın devamı sırasında 04.12.2000 tarihinde dava dışı kişiye satış suretiyle temlik edilmiş olduğu, davacılar vekilinin 13.09.2004 tarihli celsede bu parsel yönünden davayı, tazminat davası olarak devam ettirdiklerini beyan etmesine karşın, davada taraf olmayan kişi aleyhine iptal-tescil kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ifraz işlemi nedeniyle kaydı kapatılan 39 parsel sayılı taşınmaz hakkında, oluşan ifraz parselleriyle ilgili olarak karar verilmiş olduğu gözetilmeksizin ayrıca davanın reddine karar verilmiş olması da yerinde değildir.
Bir kısım davalıların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.