Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.05.1976 tarihinde işe girecek 1 gün sigortalı olarak çalıştığının tesbitiyle, sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.05.1976 tarihi olduğunun tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 01.05.1976 tarihinde bir gün süre ile çalıştığının tesbitine ilişkin verilen karar Dairemizce eksik inceleme ve araştırma ile sonuca varıldığı gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmekle birlikte bozma kararının gerekleri gereğince yerine getirilmeden istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davacıya ait.01.05.1976.tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten dosya içersinde işe giriş bildirgesi ile dönem bodrrosunun bulunduğu, mahkemece imza incelemesi yapılmak istendiği fakat Adli Tıp Kurumunca mukayese belgeler ile işe giriş bildirgesi tarihi arasında geniş bir zaman aralığı bulunması, mukayese belgelerin sayı ve tür olarak sayıca az olması nedeniyle görüş bildirilemediği, bordro tanığı tesbit edildiği halde dinlenemediği eksik inceleme ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş;01.05.1976 tarihli bildirgenin verildiği tarihte işyerine komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; veya işverenlerin tesbit edilerek tanık olarak dinlenip çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarihte ve yakın tarihte davacının imzası bulunan belgeleri Asgerlik Şubesi, nüfus memurluğu, Seçim Kurulu, bankalar, Tapu Dairesi gibi yerlerden istenerek imza incelemesi yaptırmak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir
Mahkemece bozma kararına uyulduğunda hakimin bozma çerçevesinde işlem yapması gerektiği de dikkate alınarak bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,14.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.