Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 8.1.1991-7.2.2002 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalıya ait işyerinde 8.1.1991-7.2.2002 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalışıldığı iddiasına dayalı davalı Kuruma eksik bildirilen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davalı Kuruma bildirilen çalışmaların dışında 1994 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında toplam 90 gün çalıştığının tesbitine fazla istemin reddine ilişkin verilen karar Dairemizin 15.9.2005 günlü ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma kararına farklı anlam verilerek davacının davalı Kuruma bildirilen 16.5.1991-16.6.1992, 1.6.1993-30.9.1993 tarihleri arasındaki süreler dışında 16.5.1991-7.2.2002 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.
9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurulmalı yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama "usuli kazanılmış Hak" olarak adlandırılır. Bu hukuki durum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğu getirir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden 28.6.2001 tarihli müfettiş kayıt inceleme tutanağında davacının 16.5.1991-30.6.1992, 1.6.1993-30.9.1993, 1.6.1994 tarihinden tutanağın tutulduğu tarihe kadar çalıştığı, davacı ile davalı arasında 31.1.1991-31.1.1992 tarihleri arasında geçerli sözleşme düzenlendiği, 1991 yılı Mart ayında ücret ödemesi yapıldığı, 28.6.2002 tarihli müfettiş raporunda ise davacının davalıya ait işyerinde 16.5.1991-30.6.1991, 1.6.1993-30.9.1993, 1.6.1994-18.5.1999, 19.6.1999-2.5.2002 tarihleri arasında çalıştığı tesbit edilmiştir.
Davacının S.S.K hizmet cetvelinin tetkikinden davalı işverence davacının 16.5.1991-30.6.1992 tarihleri arasında 405 gün, 1.6.1993-30.9.1993 tarihleri arasında 53 gün, 1.9.1994-31.12.1994 tarihleri arasında 120 gün, 1995 yılında 180 gün, 1996 yılında 120 gün, 1997 yılında 120 gün, 1998 yılında 120 gün, 1999 yılında 95 gün 2002 yılında 64 gün çalışmasının bildirildiği, aynı dönemde 11029446 sicil nolu dava dışı işyerinden 1997 yılında 120 gün, 1998 yılında 150 gün, 11063172 sicil nolu dava dışı başka bir işyerinden 1999 yılında 60 gün, 2001 yılında 165 gün çalışmasının bildirildiği görülmektedir.
Davacının 15.4.1997 tarihinde başka bir işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması ve davanın 7.2.2002 tarihinde açılmış olması karşısında davacının 8.1.1991-15.5.1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin isteminin hakdüşürücü sürenin dolmuş olması sebebiyle mahkemece bu döneme ilişkin istemin reddine ilişkin verilen karar yerindedir.
Davacının işyerindeki çalışmalarının davalı işverence 16.5.1991 tarihinden itibaren dönem bordrolarıyla davalı Kuruma kısmi olarak bildirildiği, bildirime uygun şekilde primlerin ödendiği, müfettiş raporunda işverence tanzim edilen ücret bordrolarında davacının imzasının bulunmadığı dönem bordrolarının davacı çalışmasının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesi olup karinenin aksinin eşdeğerde belgelerle kanıtlanması gerekirsede müfettiş raporlarının aksı kanıtlanamadığından davacının müfettiş raporlarında çalıştığı tesbit edilen 16.5.1991-30.6.1992, 1.6.1993-30.9.1993, 1.6.1994-18.5.1999, 19.6.1999-2.4.2002 tarihleri arasında davalı işverence ve dava dışı 11029446 ile 11063172 nolu işyerlerinden davalı Kuruma bildirilen süreler dışında davalıya ait işyerinde çalıştığının tesbitine karar vermek gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan işverenlere iadesine,14.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.